İnsanın yapabilme potansiyelinde olduğu kötülüklerin, yanlışların, düşebileceği hastalık/akılsızlık seviyesinin farkında olması ve bunu bir ihtimal olarak kabul etmesi nefsi temize çıkarmamaktır. Tam tersi, insanın ‘’karınca bile incitemem’’, ‘’kötülük nedir bilmem, kimseye zarar vermeyi düşünemem bile’’ tarzında bir mantaliteye sahip olması da nefsini temize çıkarmak oluyor. Biraz daha açarsam, nefsi temize çıkarmak, hiçbir kötülüğe/yanlışa/akılsızlığa/betalığa muktedir olamayacağını düşünmesidir insanın. Sonuçta insanın kendisini betalık yapabilme potansiyeline sahip olan birisi olarak düşünmesi o kişinin menfaatlerine terstir, kişinin hoşuna gitmez, bu durum gerçek olsa da bu kötülüğe olan potansiyel düşünülmek istenmez, reddedilir.
Fakat şöyle bir hayatın gerçeği var ki insan insandır. Hitler de insandı, akşam haberlerine çıkan oha dedirten her türlü iğrenç davranış da insanlar tarafından yapılıyor. İnsan olmanın gereği olarak bir kere pisliğe/hastalığa/kötülüğe/betalığa potansiyel barındırıyoruz. Bu gerçek reddedilemez bir gerçek. Hatta gerçekten sağlıklı, iyileşmiş bir insan olmanın yolu ilk önce bu gerçeği kabul etmekten geçiyor. Yani nefsi temize çıkarmamaktan. Nasıl?
Şöyle bir örnek verelim. Bir insan var, yılanlarla dolu bir evde yaşıyor fakat bu insan kendisini yılanların gerçek olmadığına o kadar inandırmış ki sağdan soldan yılanlarla karşılaşsa bile onları görmemezlikten geliyor. Isırılma ihtimalini düşünmediğinden yılanlara karşı hiçbir önlem de almıyor. Bu yüzden de bir gece uyurken yılan tarafından ısırılıp zehirlenip ölüyor.
İlk önce ne yapması gerekirdi? Yılanların varlığını kabul etmesi ve bu korkunç gerçekle yüzleşmesi gerekirdi. Sonra da bu yılanlara karşı savunma geliştirmesi gerekirdi. Kendini koruyacak ekipmanlar giymeliydi, silahlanmalıydı. Nefsi temize çıkarmak demek hem içindeki hem de dışarıdaki yılanlara karşı savunmasız kalmak demek. İnsan olduğunu, nefse sahip olduğunu kabul etmek ise içerideki ve dışarıdaki yılanlara karşı ilk önlemini almak demek.
Gerçekten dürüst bir şekilde düşünürsen içindeki yılanlara izin verdiğinde ne kadar iğrençleşebileceğini kestirmeye başlarsın. Sonra da o akşam haberlerindeki karısını çocuğunu kesen adamla aynı kişi olduğunu, gücü ele geçirdiğinde bozgunculuk çıkaran firavunla, hitlerle aynı kişi olduğunu eğer ki izin verirsen o insanlarla aynı şekilde davranabileceğinin farkına varırsın. Fakat aynı zamanda o çukura düşmenin veya düşmemenin senin elinde olduğunun da farkına varırsın. Tam da bu yüzden dikkatli olmaya başlarsın, tam da bu sebepten aklını güçlendirmeye çalışırsın, kendini iyileştirmeye çalışırsın.
Aynı zamanda dışarıdaki yılanların da varlığını kabul etmen gerekiyor. Yoksa bir gün ısırıldığında şikayet etme hakkına sahip değilsin. Kötü yanlardan birisi de eğer ki dışarıda yılanların olduğunu kabul etmezsen bir gün ısırıldığında gerçekten şoke olursun. Tüm insan algın, kendini inandırdığın toz pembe dünya modeli yıkılır, anlam veremezsin neyle karşılaştığını. Bunun da antidotu yine yılanları farketmekten ve onları anlamaktan geçiyor.