Okulda vs. bir konu hakkında veya bir mesele hakkında genel sohbet ederken, tartışırken eksik olduğum kısımları bilip karşıdaki adama aktarıyorum muhabbet arasında fakat o adamda da benzer eksiklikler olmasına rağmen -mesela bir soru tartışırken sonuca %100 varamıyoruz fakat bir şeyler sanıp kafadan atıp sonuca ulaşıyor ve bunun doğru olduğuna inanıyor- kendinin farkında olmadığı için ve ben de eksiklerimi belirtip direk hüküm vermediğim için eziq konumuna düşüyorum ve orda adam gazı alıyor, sanki bendeki noksan olan şeylerin kendisinde kusursuz olduğunu düşünüp belli bir avantaj elde ediyor. Ardından yanlışını yüzüne vurup düzeltmek için bir motivasyon bulamıyorum, haklılığımı kanıtlamak yerine ortamı terk ediyorum veya ''tm sen haqlısın'' kafasında muhabbeti kesiyorum. Lakin bu durum bir süre sonra beni rahatsız etmeye başlıyor sanki egoma ters giden bir durum varmış misali.
Burda birçok nokta var; ya ben yumuşak başlı kaldığım için gerekli tepkiyi veremiyorum ya da yanlışı düzeltmemem konusunda bir vesveseye uyuyorum veya gerekli donanıma sahip değilim henüz karşı tarafın cahilliğini çürütecek vs. vs.
Genel olarak böyle bir hava var muhabbetlerimde yani konu ne olursa olsun bir şeyden ben %100 emin değilsem onun arkasında duramıyorum fakat cahil birisi kör topal öyle kovalayınca karşısında evrimsel olarak ezik duruma düşüyorum.
Zorunlu çevrede muhabbet
Moderatör: Co-Moderatör
- Mitch
- 1. Nesil
- Mesajlar: 81
- Kayıt: 18 Mar 2018, 19:23
Bu hissi bende yaşıyorum ben eksikliklerimi belirtiyorum ancak kimsede böyle bir akıl yok nadirdir çünkü birşeyi anlamak tutmak isteyenler, bende semptomuyla uğraşıp kendimi kaptırmazsam eğer konuşmayı kısa kesiyorum çünkü enerjimi boşa harcadığımı görüyorum
- belikebond
- 1. Nesil
- Mesajlar: 201
- Kayıt: 18 Haz 2018, 02:17
Okulda veya başka bir zorunlu çevrede tartışılabilinir tabi ki ama tartıştığın kişi beta ise ona karşı eksikliklerini açarsan ve objektif bir yorum katmasını istersen o beta bunu beceremez.
Eksikliğini söyleyeceğin, danışacağın adam vardır adam vardır. Herkes ile bu şekilde tartışılmıyor maalesef zorunlu çevrede. Karşındaki kişi senin eksikliğini zayıflık olarak algılayıp bilmiş ayağına yatarak üstünlük taslayacak biri ise ona en başta bu tavizi vermemen gerekirdi diye düşünüyorum. Kiminle ne konu hakkında, nasıl konuşulması gerektiğinin iyi ayırt edilmesi gerekiyor. Senin yardım istediğin bir konuda sırf yardım -yardım, eksiklik, hata, danışma sen koy kelimeyi- istiyorsun diye kendini üstün konuma sokacak bilmiş ayağına yatacak, sana üstünlük kurmaya çalışacak ise o insana fırsat tanınmamalı, bu adama en başta senden kendini üstün göreceği bir malzeme verip istifade etmesine izin verilmemeli. He oldu da buldu böyle bir şey hem sıçıyor hem sana üstünlük taslıyor. Ya karşındakine net bir şekilde belirtirsin sana akıl verecek son kişi olduğunu ya da haklısın der geçiştirirsin yaptığın gibi. Bunun sende rahatsızlık uyandırması gayet normal egoyla bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Yanlışsam düzeltiniz.
Eksikliğini söyleyeceğin, danışacağın adam vardır adam vardır. Herkes ile bu şekilde tartışılmıyor maalesef zorunlu çevrede. Karşındaki kişi senin eksikliğini zayıflık olarak algılayıp bilmiş ayağına yatarak üstünlük taslayacak biri ise ona en başta bu tavizi vermemen gerekirdi diye düşünüyorum. Kiminle ne konu hakkında, nasıl konuşulması gerektiğinin iyi ayırt edilmesi gerekiyor. Senin yardım istediğin bir konuda sırf yardım -yardım, eksiklik, hata, danışma sen koy kelimeyi- istiyorsun diye kendini üstün konuma sokacak bilmiş ayağına yatacak, sana üstünlük kurmaya çalışacak ise o insana fırsat tanınmamalı, bu adama en başta senden kendini üstün göreceği bir malzeme verip istifade etmesine izin verilmemeli. He oldu da buldu böyle bir şey hem sıçıyor hem sana üstünlük taslıyor. Ya karşındakine net bir şekilde belirtirsin sana akıl verecek son kişi olduğunu ya da haklısın der geçiştirirsin yaptığın gibi. Bunun sende rahatsızlık uyandırması gayet normal egoyla bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Yanlışsam düzeltiniz.
- dun bugun yarin
- 1. Nesil
- Mesajlar: 139
- Kayıt: 18 Mar 2018, 13:22
Karşıdaki yaptığı hatayı anlayabilecek seviyede birisiyse hatasını göstermek gerekir, sorumluluk gibi bir şey bu yani. Ama hatasını bildirdiğinde söylediklerine odaklanmayıp azıyorsa üstelemenin manası yok; eğer hatayı düzeltme konusunda duyduğun isteksizlik karşıdakinin avamlığıyla daha fazla muhatap olmama isteğinden ve uyarmanın verimsizliğinin, işe yaramayacağının farkında olmandan kaynaklanıyorsa sorun yok hatta sağlıklı bir şey. Eğer insanlara karşı çıkmaktan korkma gibi bi durumun varsa o zaman üstüne gitmen gerekir yoksa gerçekten ağırlığını koyman gereken durumlarda pısabilirsin. Huzursuzluk, her vızzıklayanın ya da azanın ağzının payını vermen gerektiği yönündeki inançlarından kaynaklanıyor olabilir. Eğer bu konuda isteksizsen, içinden gelmiyorsa yapmak zorunda değilsin.
Birisiyle akıl bazlı iletişim kurmak çok olası olmayan bir şey. Zorunlu çevrendeki insanların sana katabileceği pek bir şey yok. O yüzden tartışmaya nadiren girilmeli; sadece hakikati gösterme, tebliğ amaçlı. Zaten bunun farkında olunca kendinde tartışmaya girme isteği bulamazsın; bi zorunluluk, yük haline gelir gözünde. Zorunda olmadığın sürece (çünkü din emrediyor) tartışmaya girmezsin, sadece tebliğ için girersin. Hakikati apaçık gösterdiğinde yine kendi bildiğini okuyorsa, vızzıklıyorsa kendi haline bırakırsın. Aklının zayıflığından dolayı yanlış, boş eleştiriler getirmesi vızzıkladığı anlamına gelmez; eleştirilerinin yanlışlığını basitçe ifade edersin. İnkar moda geçmediği ve iyi niyetli olduğu, hakikati bulmaya çabaladığı sürece cevaplandırırsın eleştirilerini. Bir de ürünleriyle sana anlayamayacağını belli etmiş kişilerle de oturup uzun uzun tartışmana gerek yok, zaman kaybı olur çünkü. Belli kaynaklara yönlendirirsin, en fazla yapacağın budur zaten. Kendini kurtarmak isterse kurtarır.
Birisiyle akıl bazlı iletişim kurmak çok olası olmayan bir şey. Zorunlu çevrendeki insanların sana katabileceği pek bir şey yok. O yüzden tartışmaya nadiren girilmeli; sadece hakikati gösterme, tebliğ amaçlı. Zaten bunun farkında olunca kendinde tartışmaya girme isteği bulamazsın; bi zorunluluk, yük haline gelir gözünde. Zorunda olmadığın sürece (çünkü din emrediyor) tartışmaya girmezsin, sadece tebliğ için girersin. Hakikati apaçık gösterdiğinde yine kendi bildiğini okuyorsa, vızzıklıyorsa kendi haline bırakırsın. Aklının zayıflığından dolayı yanlış, boş eleştiriler getirmesi vızzıkladığı anlamına gelmez; eleştirilerinin yanlışlığını basitçe ifade edersin. İnkar moda geçmediği ve iyi niyetli olduğu, hakikati bulmaya çabaladığı sürece cevaplandırırsın eleştirilerini. Bir de ürünleriyle sana anlayamayacağını belli etmiş kişilerle de oturup uzun uzun tartışmana gerek yok, zaman kaybı olur çünkü. Belli kaynaklara yönlendirirsin, en fazla yapacağın budur zaten. Kendini kurtarmak isterse kurtarır.