Jordan Peterson - Yaşam Rehberliği yazısından kesitler

"Bilimdeki her büyük ilerleyiş, hayal gücünün yeni bir atağından ileri gelir." -John Dewey

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
Tonga Sayıl
Silik
Mesajlar: 29
Kayıt: 11 Şub 2018, 23:05

#1

Okunmamış mesaj

http://erkekadam.org/2018/04/24/jordan- ... i-bolum-i/

Jordan Peterson fikir alabileceğiniz sağlam bir kaynaktır. Yazının birinci bölümünden başlayarak, kendimce hakikate dair fikir alabileceğimiz bölümlerden kesitler paylaşıp, vardığım çıkarımları paylaşacağım.


“Peter Pan hiç büyümeyecek biri. Peter Pan’ın problemi şu ki kral ama Neverland’ın (Olmayan Ülke) kralı. Ama Neverland varolmayan bir yer. Yani hiçbir şeyin kralı olmak pek faydalı birşey değil.”

Başlığın bir etkisi de budur. Kendi dar ufuklarında, ufacık dünyalarında kralcılık oynayan insanların ufkunu açmış, dünyanın kaç bucak olduğunu göstermiştir. Sağlıklı olan genişleyen ufkunu gelişerek doldurmaya çalışırken, beta ise bu ufkun açılmasıyla karşılaştığı acıyla yüzleşmekten kaçarak, çektiği acıyı bastırmak adına çeşitli çirkef yollara başvurmuştur.


“İşi olmayan çoğu insanın hayatlarında bir amaçları da yoktur. Birçok insan amaçsız iyi bir hayat yaşayamaz. Bu bir hipotez değil. Pozitif duyguların altında yatan devreleri gayet iyi anlıyoruz.”

Pozitif duygular için bir amaca odaklanmanın şart olduğu doğru. Ayrıyeten şu nüansa değinelim, odaklanılacak amacın stratejik açıdan doğru olması mühim değil. Batıl bile olsa, bir amaç uğruna zihnen ve bedenen çaba sarf etmek vücudun istenilen değerleri içselleştirmesini, duyguların bu içselleştirme sürecinde adaptasyon göstermesini sağlayacaktır. Bu konu hakkında Roma lejyonlarını örnek verebilirim. Savaş sahrasında gösterdikleri demir disiplin ve savaşçı kültürlerini içselleştirmiş olmaları, organizasyonel uyum ve disiplin açısından örnek gösterilecek düzeydedir. Fakat gel gör ki, batıl bir kültüre, amaca sahiptirler.


“Bu duygular, değer verdiğiniz bir hedefe yürürken işlerin yolunda gittiğini görmenizin sonucu olacaklar.”

Kişisel gelişim zordur. Dandik bir kişisel gelişim süreci bile sivil birisi için sancılı ve zor gelecektir. Bunu göz önünde bulundurarak başlığın sunduğu asil ve köklü değişimin süreçlerinin ne denli meşakkatli olacağını anlayabilirsin. Mevzu böyle olunca, elbette farklı süreçlerden geçen iki insanın ürünleri arasındaki nitelik farkı kaçınılmaz olacaktır. Sivil birisinin basit bir kişisel gelişim sürecinden geçerek kazandığı, az buçuk içselleştirdiği değerlerinin ve hayata dair düşük farkındalığının ürünü olan duyguları, kırılgan ve güdülmeye daha açık olacaktır.

Bu ayrıntıyı vermemin sebebi, hayatını belirli bir düzene sokup, kötü hissettiren duygularından kurtulacağını düşünen, mucizevi değişiklikler bekleyen insanlara “Bakınız böyle olmayabilir.” diyerek aydınlatmaktır. Şöyle bir nüans noktası var ki, kurtuluşunun peşinde olmayan sivil birisine böylesine basit bir değişim bile yeterli gelecektir. Çünkü beklenti, akılsızlar liginde nispeten daha iyi yaşamak. Beklenti bu olunca, doğal olarak basit başarılar bile buz dağı gibi gözükmekte.
Ayrıca yazıda daha çok pozitif duygular ile primitif mutluluğu yakalamak amaçlı birtakım tavsiyelerde bulunulmuş. Yoksa bir işe asılman sonucu gelen “bir sike yarıyorum” hissiyatından doğan pozitif duygulanma, bu hissiyatını yıkacak üzücü bir olay yaşaman ile yerle bir olacaktır.



“İnsanları gönüllü olarak hedeflerine yürümek için yüzleşmeleri gerektiğini bildikleri kaçındıkları ya da korktukları şeylere maruz bırakırsanız, onlara korktukları şeyin karşısına dikilmeyi öğretirseniz, GÜÇLENİRLER.”

Başlık, eşitlik ayağına güdenlerden, toplumun dayattıkları saçmalıklardan, toz pembe sandığın insan ilişkilerinden, gözünü açarak seni kurtardı. Yıllardır aşılanan hayaller, gerçekler ile sikildi. Gerçeklerle yüzleştirme, dozunda eğitim çavuşluğuyla, okura verilen saha görevlendirmeleri ve akılsal ve telkinsel eğitim sayesinde sağlandı. Sadece hak edenler yüzleşerek güçlendi. Vadedilen de buydu zaten.
Kullanıcı avatarı
Tonga Sayıl
Silik
Mesajlar: 29
Kayıt: 11 Şub 2018, 23:05

#2

Okunmamış mesaj

"Sizden olmayı istediğiniz yeri ana hatları ile belirlemeniz istendi. Bu sizin arzuladığınız gelecek. Aynı zamanda herşeyin darmadağın olmasına izin verirseniz kendinizi bulacağınız yeri de tanımlamanız istendi. Ki anksiyetiniz sizi kovalarken, yaklaşma sistemleriniz sizi ileri doğru çekecek. Böylece en üst seviyede motivesiniz.”

Akıl güçlenip bireyin farkındalığı arttığı sürece, sikik duyguların ve menfaatlerin ürünü olan geçici motivasyonlar yerine, çok daha uzun soluklu, asil bir motivasyona sahip olursun.


“Sonra belki hayatınızın nasıl olmasını istediğiniz ile ilgili bir vizyon geliştirirsiniz ve bir kere hedef saptandıktan sonra onu uygulayabileceğiniz mikro süreçlere bölersiniz. Mikro süreçler, hedefle sebepsel ilişkileri nedeniyle ödüllendirici hale gelirler.”

Biz “mikro süreçler”e hayatın taktiksel boyutu diyoruz. İmtihanlarımız, yaşadığımız vesileler, kısacası şahsi mücadelemiz. Hayatın taktiksel yanı, üzücü ve sevindirici olabilir. Hayattan nasibini ararken vesileler aracılığıyla mutlu olabilirsin. Aynı şekilde taktiksel çapta hata yapabilirsin, üzülebilirsin. Eğer ki çok büyük bir hataya düşmediğin sürece yolundan alıkoyulmayacaksındır.



“Hedefinizi tanımlayın ve bunu özgün bir birey olarak yapın : “Eğer kendi çabalarımla bunu gerçekleştirebilirsem buna değer”. Çünkü soru şu : neden bir şey yapayım ki? Çünkü bir şey yapmamak kolay. Sadece oturup hiçbir şey yapmaman yeterli. Çok kolay. Gerçek soru, neden herhangi birşey yapasın ki?”

Alemlerin Efendisi’nin rızasını kazanmaktan daha büyük bir hedef olabilir mi?



“Zamanınızı kullanırken şunu sormanız lazım : bu saati satın almak için birine 50 Dolar verir miydim? Eğer cevabınız hayır ise o saati değerlendirecek başka bir şey bulun. Bu sizin zamanınızın değerini bilip bilmediğiniz ile alakalı.”

Alfa öğretisi optimum çaba/ödül çizelgesi üzerine kurulu. Yani alfa olduğunda toplum standartlarında dişilere peşkeş çekmezsin kendini değil mi? Örtüşmezsiniz, sıkılırsın, tahammül edemezsin, betalık yaptığında katlanamazsın vesaire. İçinde kendine ve potansiyeline ihanet ettiğin hissiyatı doğar yavaş yavaş. Tcma’da bunu fark etmiş ki gerekli olan çaba ile altın dişiyi hedefleyip, gelişimin sekteye uğramaması adına çürük mallarla uğraşmanı engellemiş. Her açıdan WIN-WIN söz konusu. Hem hakikate kalibre olacağından, çürük malları güden halinden çok daha iyi olacaksın, hem de doğru miktarda/optimum çabayla alabileceğin en iyi başarıyı almış olacaksın.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık