İnsan Özünde İyi Midir Kötü Mü?

"Bilimdeki her büyük ilerleyiş, hayal gücünün yeni bir atağından ileri gelir." -John Dewey

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
Kai
1. Nesil
Mesajlar: 58
Kayıt: 18 Mar 2018, 16:27

#1

Okunmamış mesaj

https://eksisozluk.com/insan-ozunde-kot ... ?a=popular

İyi ve kötüyü bir haritada iki uç olarak düşünürsek insanların çoğunun kötüye yakın bir skalada bulunduğunu söyleyebiliriz, kalanların azınlığı tam kötünün üstünde, diğerleri de hayat çoğunlukla gri olduğundan iyi ile kötü arası dağılmış durumda. Öğreti tabirleriyle ifade edersek çoğunluğu betaya yakın omegabeta, bir kısmı omegaya yakın omegabeta, daha az bir kısmı da beta. Toplum içinde akıl sahibi yani omega ve alfa bulunmaz, bu insanlar ancak hayatları tarafından veya şartlarla yetişmiş biri tarafından eğitilmiş olmayla ortaya çıkarlar.

Yorumlarda biri tabula rasa falan demiş de böyle bir durum olmadığını hem hayatı inceleyerek hem de artık deneylerle biliyoruz ki bunların en bilinenlerden biri de bebeklerle yapılan kukla deneyi. Bu deneye göre insan doğuştan iyiye ve iyiyi savunmaya meyilli, ama insan aynı zamanda iyinin karşısında olsa da sevdiği şeyi savunmaya da meyilli; merak edenler deneyi inceleyebilirler, yani içimizde belirli yatkınlıklarla doğuyoruz. Genetiğin etkisi ve daha birçok şey de bunun içindedir. İnsan iyi yetiştiği takdirde ortaya çoğunlukla iyiye meyilli bir karakter çıkıyor fakat aile, sosyal çevre gibi etkenler çoğunlukla sağlıksız olduğu ve insanların çoğu da bu şartlarda yaşadığı travmalarla yüzleşmektense kolaya kaçmayı ve sağlıksızlıktan yüz çevirmektense sağlıksızlara uymayı tercih ettiği için kötüler çoğunlukta oluyor.

Akılsız ya da akıl kırıntıları yetmeyen birine ilk bakışta çok insan iyi gelebilir, ama zaten dışarıdan bakışta çoğu insan iyi görünür; hastalıklarının ortaya çıkacağı şartlar olduğu zaman semptomları yansımaya başlar. Yani öğretide ilerledikçe şu rahatlıkla görülebilir hale gelir, okumayan ve kendi üzerinde çalışmayan neredeyse herkeste ama az ama çok gözle görülebilir hastalıklar vardır.
Kullanıcı avatarı
Bold
Sürgün
Mesajlar: 267
Kayıt: 04 Haz 2018, 17:45

#2

Okunmamış mesaj

Öncelikle iyinin ve kötünün ne olduğuna karar vermek gerekir. Şartlar, konum, menfaat gibi etkenlerle insanın iyi ve kötü algısı tarih boyunca hep git geller yaşamış. Kesin ve net olan ise mutlak iyiliğin yegane sahibi tanrının koyduğu kurallardır elbette. Saptığımız için bize tekrardan iyinin ve doğrunun ne olduğunu vahiyle göstererek kullarına rahmet etmiş.

Fıtratta iyiliğe de kötülüğe de yatkınlık var. Genetik faktörün de etkilediğini biliyoruz fakat ölçüsü konusunda net bir bilgi yok. Çevre ise inanılmaz etkili, sosyal bir varlık olduğundan dolayı hangi tarafın daha çok beslenirse ona eğilimin ciddi derecede artıyor. Kötülüğün ana kaynağı ise cehalet. Her insan istisnasiz menfaati doğrultusunda hareket eder ancak çok azı menfaati için hangi davranışın gerekli olduğunu akılla bilir. Cahil ise sapması kaçınılmazdır. Akılla ilgili olan yorumlarına katılıyorum. İnsanlığın çoğunluğunun aklının olmadığını yahut zayıf olduğunu düşünürsek iyi olmalarını da bekleyemeyiz. Çoğu npc/bot kıvamında ve kitlesel bir hareket durumu yahut uygun şartlarda gelecek vesveseyle kolayca sapacaklardır. Kuran da bunu bir çok ayette insanların çoğu kafirdir, fasıktır, nankördür, yalancıdır, inkarcıdır diyerek bize bildiriyor.

Düşündüm de iyi davranış sergilemek ile iyi olmak arasında büyük fark var, aksiyonun arkasındaki motivasyonlar önemli. Çevresine yaranmak için fakir doyuran biri de olabilir, Allah rızası için de yapabilir. Toplumun şartlandırma olarak koyduğu programlama çerçevesinde iyi davranış sergileyen birisiyle aklını kullanıp neyin iyi olduğunu gören birisi çok farklılar. "İnsan olarak doğuyoruz fakat insan olarak kalamıyoruz çünkü öyle kalabilmek büyük bir savaş gerektiriyor" minvalde bir söz hatırlıyorum. Entropi kanunu gereği yozlaşmanın git gide arttığını biliyoruz, kötünün oranının da bu bağlamda bugüne kadar arttığını ve kıyamete kadar da artacağını düşünüyorum. Bir yanlışım varsa lütfen gösterin beyler, barış ve esenlikle.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık