Hz. Süleyman'ın Hayvanlarla Konuşması

"...De ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" -Neml 92

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
mokokojo
1. Nesil
Mesajlar: 33
Kayıt: 18 Mar 2018, 14:56

#1

Okunmamış mesaj

Süleyman peygamberin kuşlarla, cinlerle ve karıncalarla konuşması olayı hakkında yazacağım. Öncelikle ilgili ayetleri şöyle atıyorum.
  • Ve (bu bakımdan) Süleyman Davud'un (gerçek) varisi idi; öyle ki, o şöyle derdi: "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi; (güzel ve iyi) şeylerin hepsinden (cömertçe) bahşedildi; bu (bize Allah'ın) apaçık bir lütfudur!"
  • İşte (bir gün) görünmeyen varlıklardan, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordusu Süleyman'ın önünde bir araya getirilmiş ve sonra düzenli sıralar halinde yola çıkarılmıştı;
  • (Nitekim,) karınca(larla dolu bir) vadiye geldiklerinde, karıncalardan biri: "Ey karıncalar!" diye bağırdı, "Hemen yuvalarınıza girin ki Süleyman ve ordusu, farkında olmadan sizi ezip geçmesin!"
(Neml 16, 17, 18)

Mısır, Sümer, Babil, Akad, Asur, Hitit gibi uygarlıklar eski dünya dinlerinin merkezi Mezopotamya'da bulunuyordu ve Kuran'da anlatılan elçiler bu devletlerin zamanında yaşamışlardı. Bu devletlerin din anlayışlarında Tanrıların "sembolleri, meclisleri, hayvanları, çocukları" olurdu. Yıldız, şimşek, haç, gamalı haç, yılan, akrep, inek, balık, ejderha başlı asa, balık başlı asa, ok şeklinde asa vs tanrıların sembolleri olarak kullanılırdı.Mesela Kartal balşı asa, Kassit tanrısı Zababa'nın, aslan başlı asa yer altı tanrısı Nergal'in vb. simgesiydi. Tünemiş, uzun ayaklı, başı ters dönmüş, oturmuş veya uzun ayaklı kuş vs. vs. Ortadoğu mitolojileri boyunca tanrı sembolleri olarak kullanılmışlardır. Eski devletler/imparatorluklar bunları ordu birliklerinin bayraklarında kullanılırdı. Bu gelenek ne kadar günümüz dünyasında zayıflasa da kısmen devam etmektedir. Mesela Ayı diyince Ruslar, Bozkurt diyince Türkler vs akla gelir. Bu sembolleri Bizans zamanında Mısır'dan İstanbul'a getirilen dikilitaşlarda görmek mümkündür.
İşte Süleyman peygamber döneminde cin diyince Babil, kuş diyince Hitit, boğa diyince Mısır -samirinin, musa gittikten sonra boğa heykeli yapıp sizin tanrınız ve musanın tanrısı bu ama musa bunu unuttu demesinden boğa heykelinin önceden bilinen bir şey olduğunu anlayabiliriz- Balık diyince Asurlular, Yelkenli gemi diyince Fenikeliler akla gelirdi. Günümüzde bu amblem kültürü spora vs vs kaysa da -mesela "Sarı kanaryalar, Kara Kartallar'ı yendi" şeklinde - o zamanın mitolojilerinde bu amblemler/flamalar tanrıları, devletleri temsil ediyordu. Ayetlere böyle baktığımızda Elçi Süleyman'a kuş dili öğretilmesi bu sembollerin temsil ettiği devletleri adaletle yönetme, birliği sağlama, onların amaçlarını anlamaya yönelik diplomatik dil ve siyasi ilişkilerle Mezopatamya'yı adalet ve barış yurdu haline getirmeyi ifade etmektedir. Hakikati gizlemekten Tanrı'ya sığınırım. Eğer yanlışım varsa düzeltirsiniz.
Kullanıcı avatarı
mokokojo
1. Nesil
Mesajlar: 33
Kayıt: 18 Mar 2018, 14:56

#2

Okunmamış mesaj

  • Ve (bir gün) kuşlar arasında göz gezdirirken: "Hüthüt'ü niçin göremiyorum?" dedi, "Yoksa kayıplara mı karıştı?
  • (Eğer böyleyse,) karşıma inandırıcı bir mazeretle çıkmadığı takdirde, onu ya şiddetli bir cezayla cezalandıracağım ya da boynunu uçuracağım!"
  • Fakat hüthüt çok sürmeden çıkageldi ve: "Ben senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe hakkında doğru bir haber getirdim" dedi.
(Neml 20, 21, 22)

Yani Elçi Süleyman Mısır ve Hitit'ten katılan bölüklerin denetimini yaparken lakabı "Hüthüt" olan bi komutanı görememiş. Onun ordudan kaçtığını, düşmanla iş birliği yaptığını sanarak onu cezalandıracağını söylemiş. Eğer hüthüt gerçekten bir kuş olsaydı Elçi Süleyman'ın, iradesiz ve onun emri altına girmiş bi kuşu cezalandırması saçma olurdu. Burada Hitit'lerin sembolünün kuş olmasına ve "Hüthüt" ile "Hitit" isminin benzerliğine de dikkat çekmek isterim.

Hitit krallığının sembolü: http://www.imgim.com/hitit_sembol.jpg
kanatların arasında güneş yer alıyor.

Alacahöyük'teki Hitit uygarlığının kalıntıları: http://www.imgim.com/cift-basli-kartal.jpg
Kullanıcı avatarı
mokokojo
1. Nesil
Mesajlar: 33
Kayıt: 18 Mar 2018, 14:56

#3

Okunmamış mesaj

[mention]Winters[/mention] Haklısın, karıncanın "Hemen yuvalarınıza girin ki Süleyman ve ordusu, farkında olmadan sizi ezip geçmesin!" sözlerindeki "farkında olmadan" ifadesi de gözden kaçırılmamalı. Bir insan topluluğunu farkında olmadan ezmek biraz zor. Ayrıca kıssanın başında da kuşlarla iletişim kurmasının bir lütuf olduğundan bahsediliyor. -Bize kuşdili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur-. Yani tez patladı.
Doğrusunu gösterdiğin için teşekkür ederim kanka.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık