Yusuf Kıssası

"...De ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" -Neml 92

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
dun bugun yarin
1. Nesil
Mesajlar: 139
Kayıt: 18 Mar 2018, 13:22

#1

Okunmamış mesaj

Az önce Yusuf suresini okudum. Birkaç analizimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kardeşlerinin Yusuf'u kuyuya atmasının sebebi, Yakub'un -diğerlerine kıyasla- Yusuf ve Bünyamin'i daha çok sevmesiydi. Yani hastalıklarıydı aslen. Ve buna rağmen babalarının bir yanılgı içerisinde olduğunu düşünüyorlardı. Yakub peygamberin bazı şeyleri önceden bilmesi -örneğin Yusuf'un rüyasını yorumlaması, peygamberliğini önceden bilmesi- aslında Allah katından diğerlerinin bilmediği şeyleri bildiğinin bir göstergesi. Zaten kardeşleri gelip "Bize neden güvenmiyorsun?" dediklerinde Yakub "Doğrusu, onu götürmeniz beni kaygılandırıyor" demiş. Kardeşleri ise bu durumu anlamadıkları için "Olur mu öyle şey" deyip burunlarının dikine gitmişler, Yusuf'u kuyuya atmışlar.
İlerleyelim. Yusuf yüksek bir mevkiye geliyor ve kardeşlerinin yolu Mısır'a düşüyor. Kardeşlerini gördüğünde ilk istediği şey Bünyamin oluyor. Kardeşleri Bünyamin'i getirince onu yanına alıyor Yusuf, tabi kardeşleri Bünyamin'in hırsızlık yaptığını düşünüyor bu sırada. Gidip Yakub'a haber verdiklerinde Yakub peygamber sabretmeyi seçiyor, "Vardır bir hayır" diyor. İşte bilgili/kavrayışı keskin insanın farkı nasıl da belli oluyor. Nitekim en sonunda da o yüksek mevkideki kişinin Yusuf olduğunu anlıyorlar. Yusuf'un kardeşleri müjdeyi vermek üzere yola çıkmışken Yakub peygamber "Bana deli demeyin ama Yusuf'un kokusunu alıyorum" diyor. Tabi herkes "Çıldırmışsın sen" tarzında şeyler diyor. Ama Yusuf'un kardeşleri ortaya çıkıp da müjdeyi verdiklerinde herkes morarıyor xd. Yakub peygamber de "Ben size, ’Ben Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum’ dememiş miydim?" diyor.
Kıssanın başında ve sonunda da "hakikati arayanlar için Yusuf'un kıssasında ibretler olduğu" belirtiliyor. İki kere aynı ayeti görünce bir dikkat edeyim dedim. Sonuçlar şöyle.
Bünyamin'den kıssada pek bahsedilmiyor mesela. Dinde açık arayan bir gollum gelip de "Bünyamin'in ne üstünlüğü var hamuq?" diyebilir mesela burada. Ama olay öyle değil. Bize Yakub peygamberin kavrayışının keskinliğinden, Allah katından insanların bilmediği şeyleri bildiğinden bahsediliyor. Eh sen böyle bir insandan çocukları arasında adaletsizlik yapmasını bekler misin? Bildiği bir şeyler var ki Yusuf'u kardeşlerinden korumaya çalışıyor. Nitekim bildiği bir şeylerin olduğunu da kıssadan görebiliyoruz. Yani tanrı burada bundan bahsetmiyor, ama bahsetmesine gerek de yok. Hatta bahsetmeyerek bize bazı şeylerin kavrayışımızı aştığı dersini bile veriyor. Şüphesiz O en iyi bilendir. Bu mesajı da Yakub peygamberin sonda verdiği cevapla pekiştiriyor. Şu cümleyi günümüzde söyleyen 10 insandan 9,9'u hastalıklının tekidir. Büyüklük kuruntularına kapılmış biridir. Ama bunu söyleyen bir peygamber. Yani o 0,1'lik kesimde. Hastalıklı olduğunu iddia edebilir miyiz? Buradan ayrıca aynı şeyin farklı kişilerin elinde farklı değerlere sahip olabileceğini görüyoruz. Aslında nüans yani bu. Her umursamaz olanın alfa olmaması gibi. Demek istediğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Yazıları toparlamakta pek iyi değilim, yani yazı ortada kumkiler şimdi metnin ana fikrini veremeyeceğim eheh. Hatalarım varsa -kıssada olabilir, analizde olabilir fark etmez- lütfen bildirin, keza önemli konular.
Kullanıcı avatarı
dun bugun yarin
1. Nesil
Mesajlar: 139
Kayıt: 18 Mar 2018, 13:22

#2

Okunmamış mesaj

Düzenleyemedim, buradan yazıyorum.
"Yazıyı toparlayamam moruq eki eki" deyip tembelliğe kaçmışım, mazur görün. Şöyle bırakayım yazıyı.
Ana mesaj olarak kavrayışımızı aşan konularda inanmakla yetinmemiz gerektiğinden bahsediliyor. Örneğin TCMA kadar hayatta derin değiliz, büyük ihtimalle de olamayacağız -ha bu tembellik yapıp da hastalıklarımızla/travmalarımızla savaşmamamız gerektiği anlamına gelmiyor. buraya da dikkat etmek lazım.- ama adamın ürünlerini biliyoruz. Bu adamın sağlıklı ve zeki biri olduğu çok açık. Hayatta bizden daha derin. Yani anlayamadığımız konularda "TCMA demişse vardır bir bildiği" deyip geçmemiz gerekiyor. Aynı Kur'an gibi. Kur'an'da da şu anda anlayamadığımız ayetler olabilir. Ama sırf bunlara odaklanıp da geri kalan ürünün değerini hiçe sayarsak bu ancak kendimize zulüm olur. Yani "Anlayamıyorsam hata bende" şeklinde düşünüp anlamaya çalışmamız lazım. Boku tanrıya atmamak lazım yani.
olumcul deney

#3

Okunmamış mesaj

Anladığım kadarıyla sana şöyle bir örnek vereyim-yanlışsam düzeltirsin-; Mesela Sherlock kurgusal ama bir o kadarda tartışmasız en iyi dedektiftir. Bir olaydayken eğer sonuçlar olumsuza doğru yol açıyorsa -Mesela kendini rehine olarak vermesi veyahut bilerek vurulması gibi vs.- Bu adamın bir bildiği vardır bunu yaptığına göre. Çünkü güçlü bir zekası var. Bu kadar Basit bir olayda kolay lokma olacağına inanmamak gibi.

Hannibal dizisinden örnek vereyim. Sezonu ve Bölümü tam hatırlamıyorum, galiba 3. sezon da finale doğru giderken yakalanmadan önceydi;

Hannibal, Bir suç işlediğinde bir süre kaçak yaşadı. Ta ki Will Graham onu bulana kadar. Hannibal özel bir odaya -Akıl hastanesinde- kapanmadan önce kendisi bilerek teslim olmak istedi. Çünkü bu adamın bi bildiği olacağını düşünmüştüm. Çok dahi, zeki, profesyo el bir adam olduğu için neden kendini bu kadar kolay lokma yapsın? neden kendini bu kadar kolay teslim etsin? 'Bir bildiği vardır' diyoruz buna..

Yanlış anladıysam söyleyebilirsini beyler..

Güzel analiz olmuş bu arada. Bazı anlayamadığımız yerlerde ise(Tabi saçma olduğunu düşünebiliriz bazen) Böyle söylediyse bir bildiği vardır diyebiliriz.

TCMA'yı, bir gün Facebook ortamında birilerine sorduğum vakit şizofren damgası vurmuşlardı adama. Senin analizin de ne kadar doğru olduğunu gösteriyor..
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık