Cuma Namaz'ına gitmemek

"...De ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" -Neml 92

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
Sokratesin Sakali
1. Nesil
Mesajlar: 52
Kayıt: 23 Mar 2018, 21:19

#11

Okunmamış mesaj

[mention]aPeopleArmy[/mention] kurduğun mantık yanlış. Kuranda apaçık anlatıldıktan sonra niye farklı farklı şekilde ortaya çıksın? Aksine anlatılmıyorsa işler karışır. Sünnisi kendi masalını şiisi kendi masalını okuyacak. Hadi anlatıldı diyelim. Bu anlatılışı amazondaki kabile de bilmeli yoksa bu insanlara kurandan önce bile namazın kılınışını bilmiyorlar. Bu durumda bu insanlara sorumluluk yüklenemez. Sorularla İslamiyet sitesi oldukça Sünni bir platform, güvenilir bir yer olduğunu düşünmüyorum. Ama Arapçam da yok, bir şey diyemiyorum. Taha 130'u bile kendi masallarına çekmeye ıkınıyorlar. Ayette Tanrı kendisini Tespih etmemizi - bu kelimeyi daha iyi anlamalıyız mesela- söylüyor. Buradan 5 vakit namaz eki eki diyorlar. Bakara 238 de eğitim/destek/nutuk faaliyeti mevcut. Demek ki bir de gün ortasında yapılan faaliyet var ve buna orta salât gibi bir şey deniyor. Çoğul konusuna gelirsek bu eğitim/destek/nutuk faaliyeti bir kere yaptık gitti gibi bir durum olmadığı bence açık. İsra 78 diyorum.
Kullanıcı avatarı
Bold
Sürgün
Mesajlar: 267
Kayıt: 04 Haz 2018, 17:45

#12

Okunmamış mesaj

[mention]aPeopleArmy[/mention] : Kanka öncelikle duyduklarınla değil de araştırıp akıl süzgecinden geçirdiğin olayları burada açarsan insanları da fazla yükten kurtarmış olursun. Bu hatayı ben de zamanında çok yaptım, temizlenmesi gereken daha fazla sorun ortaya çıkarıyor. Yoksa ben de derim şunu duydum, öbürü der ben de şöyle duydum. Hakikate kulaktan dolma bilgilerle mi ulaşacağız?

Öncelikle sokrates'in dediği doğru. Farz ettiğin şekilde durumun kuranda açıklanmaması daha fazla soru işaretine ve sapmaya yol açacağı çok açık. Tanrı insanlar sapar diye hakikati kuranda yazmaktan asla çekinmez. Paylaştığın site sunni platform ve sana sadece onların bakış açısıyla düşünmene yol açıyor. Yine de dediklerini inceleyelim.

Bir kere namaz kılmak diye bir terimin kuranda olmadığını belirtmiştim. Attığın kaynaklar buna yanıt vermiyor. Kılmak olarak çevrilen ikame sözcüğü de o anlamda değil.
ق و م [q-v-m] harflerinden oluşan إقام[iqâm] sözcüğü, “oturmak” fiilinin karşıtı olan qıyâm sözcüğünün if‘âl babından mastarıdır ve lügatlerde bu kalıbın anlamı; “ayağa kaldırmak, dikmek, ayakta tutmak” olarak belirtilmiştir.

Buna göre إقام الصّلوة [iqâmi’s-salât] tamlamasının anlamı da; “zihnî ve mâlî yönlerden yapılan yardım ve destekle sorunların üstlenilerek giderilmesi işlerinin gerçekleştirilmesi ve bunun sürdürülmesi, yani ayakta tutulması” demektir.
Yani ne namaz var ne de kılmak. Nereden geliyor bu kuyunun suyu?

Bunun dışında kıbleye dönme mevzusu var. Dünya bir kere geoit şekli nedeniyle bir tarafa yöneldiğinde aslında uzay boşluğuna baktığını bilirsin. Hadi diyelim bunu es geçtik, e aynı istikametin tam tersine dönsem bile yine kabeye bakmış olacağım çünkü dönüp dolaşıp yine aynı yere geliyorsun. Biraz kıble kelimesini araştırınca aslında tanrının bir stratejik hedeften bahsettiğini anlıyorsun.
“القبلة Kıble” sözcüğünün aslı “ ق ب لkbl” köküdür. Bu sözcüğün “ قَبلkabl” kalıbı; “önce” anlamında, “ قُبلkubl” kalıbı ise; “ دُبُرdübür (arka)” sözcüğünün karşıtı olarak “ön” anlamındadır. “Kıble” sözcüğü de “ön” anlamı ekseninde; “ جهةcihet (yüzün gösterdiği yön; ön yön”) demektir. (Lisan; 7/ 227-234 “kbl” mad.)

“Kıble” sözcüğün türevlerinden olan “kabile (sık yüz yüze gelen halk)”, “mukabil, mukabele (karşılık, karşılık verme)” gibi türevleri Arapçadaki anlamıyla aynen Türkçeleşmiştir.

Kur’an’da “kıble” sözcüğünün geçtiği ayetlere dikkat edilirse, bu sözcüğün fiziksel konuma göre “ön yön” anlamında değil de; görüş, inanç, ilke olarak üzerinde bulunulan, bakılan ve gidilen yön, yani “sosyal hedef; strateji” anlamında kullanıldığı görülmektedir. Buna göre “kıble” sözcüğüne kısaca, “hedef” veya “strateji” demek en doğrusudur.
Çeşitli eğitim ve öğretim kurumlarıyla, aklı başında stratejik hedefi göğüsleyebilecek insanlar yetiştirmemizi öğütlüyor tanrı. Hakikat yolunda savaşabilmen için aklı keskin savaşçıları ancak böyle yetiştirebilir ve düşmanı alt edebilirsin. Yoksa fiziki olarak bedenini Mekke'ye çevirsen ne olacak, çevirmesen ne olacak?

Taha 130'da da tesbih etmek geçiyor kelime zaten "sebbih", bu da daha çok yücelterek anmaya tekabül ettiğini düşünüyorum. Kelimenin kökenine inersen subhanallah da felan da geçiyor Allah'ı bütün eksiklerden tenzih etmek anlamında. Yani namazla bir alakası yok bu kelimenin yine. Salavat olayında ise eğip bükmede oscarlık ödül alacak şekilde bir başarı var. Zaten kelimenin namaz olmadığını anlayınca vaktini felan tartışmaya lüzum yok.

Bunun dışında kuranda diğer peygamberlerin de salat ettiğini kesinleştiren bir çok ayet var.

Hud 117: "Onlar da: -Ey Şuayb, atalarımızın kulluk ettiğini veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı bırakmamızı senin salâtın mı emrediyor? Oysa sen olgun ve yumuşak huylu birisiydin, dediler."

Burada elçi Şuayp'in salatı ikame ettiği anlaşılıyor. Daha önemli olan soru yatıp kalktığın bir ritüel neden malları istedikleri gibi kullanmada kısıtlama getirsin? Besbelli ki bu belli harcamalar gerektiren kurumsal işleri gerektiren bir olay. Yani kanka meleklerin tanrıya ve adem'e salatıyla ilgili olanları da yazdım. Bunların hiçbirine açıklama yok. Peki şu hiç aklına gelmiyor mu senin? Elçi öldükten sonra betalar bir şekilde ittifakın ayakta tutulmasını engellemek adına palavralar uydurduğu ve hakikatin bilinmemesi için, insanları dosdoğru dinden uzaklaştırmak için bu tip sinsi çeviri hataları yapmaları felan? Yani sana sahih hadisler de atarım buraya elçiye nelerle itham ettikleriyle ilgili midenin kaldırmayacağı türden. Çoğunluğu beta olan bir topluluktan söz ediyoruz.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık