Nasırlaşmış davranışlar

Değişim, yüzleşme ile başlar; itiraf et ve kurtul.

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
Echo
1. Nesil
Mesajlar: 13
Kayıt: 22 Mar 2018, 15:24

#21

Okunmamış mesaj

“Hatalı olduğum bir yer varsa lütfen uyarın. Aslında bunu da söylemeye gerek yok, burada toplanılma amacı belli. Eleştiri kaldıramayacak varsa, bir şey demiyorum” dedim bir önceki yazımda. Bu konuda eklemek istediğim bir şey var. Eleştiri kaldıramayacak varsa diye hitap ettiğim kısım her şeyi ben bilirim kafası içindi. Yoksa yazmaya utanan, acaba benim hakkımda kötü düşünürler mi gibi korkuları olan varsa lütfen üzerine alınmasın. Bu bir sıkıntı değil zamanla düzelir zaten. Kimseyi forumdan mahrum etme niyetim yoktu kusura bakmayın.

[mention]dun bugun yarin[/mention]

Öncelikle mastürbasyon yapmamadaki oluşacak enerjiden kastım mental bir enerji. Fiziksel bir enerji de verir ama benim kastettiğim hep mental olanıydı. Zihnin açık olması, düşüncelerin duygulardan arınmış şekilde olması, duru bir kafa yapısı, zihnen dinç olmak ne bileyim öyle bir şey işte. Bunu kelimeler ile anlatabileceğimi sanmıyorum, kişinin kendi farkına varması gerek galiba. Fiziksel bir enerji değil mental bir enerjiden bahsediyorum. Bu açıdan bakarsan verdiğin spor örneği bu konuyu kapsamıyor. Senin örneğinde bedenen yorgunluk var ama disiplinli olduğun için sporunu yapıyorsun. Benim söylediğimde ise mental bir dinçlik ve yorgunluk muhabbeti vardı. Zihnen de yorgun, isteksiz olayım gene disiplin varsa o spor yapılır dersen, ben katılmıyorum. Kısa vadeli yapılabilir fakat uzun vadede devam ettirilmesine imkânı olmayan bir şey. Profesyonel destek alanları ve ergenliğin yoğun yaşandığı zamanları bu söylediğimden ayrı tutuyorum. Lisedeyken asılıp sonrasında 2 saat antrenman yapan arkadaşım vardı. Fakat yaş ilerledikçe mastürbasyonun etkileri kendini daha fazla göstermeye başlıyor.

“Sen mastürbasyondan bahsederken bedenen yeterlilik üzerine yazdın hep, enerjiden anladığımda doğal olarak bedenen yeterlilikti” diye düşünürsen haklısın. Mastürbasyon yapmak ve testosteronun seviyesi beden ile alakalı. Ben de bundan bahsettim. Daha sonra ise testosterona gereken önemi vermeyip birde mastürbasyon yaparsan mental açıdan kötü sonuçlar doğurur onu anlattım.

Duygulara yenik düşmemek, vesveselere kapılmamak, güçlü akıl, hakikate kalibre olmuş içsel durum, eksiksiz demir disiplin, sağlam bir beden hepsini tek bir sınıf olarak düşün. Bunlar, şuan bulunduğun sınıfın bir üst sınıfı. Bu sınıfa yükselmek için de aklını keskinleştirecek, hakikate kalibre olduracak, bedenini de sağlamlaştıracak işler yaparsın. Örneğin; mastürbasyon yapmamalısın, soğuk duş almalısın, beslenmene maddi durumuna göz önüne alarak dikkat etmelisin, spor yapmalısın, insanları ve kendini sürekli analiz ederek farkındalığını arttırmalısın, Kuran okumalısın, başlığı okumalısın, hacıyı okumalısın, izlediğin her diziden/filmden analizler yapmalısın, aşılması gerekilen mevzuların varsa soğuk yaklaşım yapmalısın, alfayı analiz etmeye çalışırsın. Uzar gider bu. Kilit nokta ise senin çaban ve çabanın değeri başka bir şey değil.

“Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.” (Necm suresi 39’uncu ayet)

Ha dersen eğer bunları yapmak demir disiplin işte. Bunları gerçekten eksiksiz, tam fayda alacak şekilde yapabiliyor musun derim bende. Demir disiplini sağlaman için de öncelikle bir çaba sarf etmen gerekir. Bu çabaları da yukarıda örnekledim. Disiplin sadece yapmak değil yapıp fayda görmektir. Kendini aynı çizgide tutmaktır. Burada geçen demir disiplin muhabbeti “her gün spor yapıyorum, tamam o zaman” buna döndü resmen. Bir şeyi yapmak için yapmak yanlış farkında olmadan buna kaymayalım lütfen. Demir disiplinliyim, her günüm dolu dolu geçiyor, yapmam gerekenleri akıl ile bilip hiçbir engele takılmadan yapıyorum (akıl keskinleşse bile engellere takınılabilir çünkü insanız, ama keskin akla sahip birisi engellerden minimum zarar görür) ve mümkün olan en fazla faydayı sağlıyorum tarzı bir düşünce ancak akıl güçlendikten sonra olabilecek bir şey. Şuan aklımız zayıf ve travmasıydı, duygusuydu derken önümüze bir sürü engel çıkıyor ve aklımız yeteri kadar keskin olmadığı için bunları öyle şıp diye aşamayız. (Akıl da insan gibi hiçbir zaman yeterli olamaz çünkü iki olgu sürekli gelişen bir şey olduğu için yeterli olmak durumu söz konusu olamaz, belirli bir seviyeye erişince manasında kullandım.)

Genel olarak yazdıklarımı toparlayacağım. Amaç kabaca iyileşmek. Yapılması gerekende iyileşme yolunda çabalamak. Fakat biz çaba sarf ederken önümüze bir takım engeller çıkıyor. Bunlar duygular, vesveseler, travmalar falan. Eğer aklın keskinse bunlardan en az zararla kurtulursun/en yüksek düzeyde faydalanırsın. Ama akıl zayıfsa (buradaki herkes gibi) bu engelleri öyle kolayca aşamazsın. Aştığın olur aşamadığın olur o ayrı. Bu engelleri aşmak için kendinde (hem fiziksel hem mental) bu enerjiyi/dinçliği/gücü bir şekilde oluşturman lazım. Vesvese geldiği zaman ona karşı koyacak gücün olması lazım. (Bunu tabii ki aklını geliştirerek yaparsın ama aklı geliştirme aşamasında bu engellere nasıl karşı koyacaksın, sonuçta akıl zayıf ve gelişme sürecinde) Ben de dedim ki bu güç fiziksel açıdan mastürbasyon yapmayarak, soğuk duş alarak, spor yaparak ve testosteronu yüksek tutarak sağlanabilir. Tabi bu saydıklarım sadece bir kaç etken. Bunları yapınca iş hallolmuyor. Bunlar gibi bir sürü etken vardır bildiğimiz ya da bilmediğimiz. Arkadaş mastürbasyon üzerine soru sordu en başta, ben de mastürbasyon üzerinden yürüdüm. Ayrıca bu saydıklarım seni kafa yapısı olarak da çevikleştirir/güçleştirir. Bu yapmış olduğun şeyler en nihayetinde seni sağlamlaştırır ve kendin üzerinde kontrol sahibi olmana yardımcı olur.

Spor örneği vermişsin. Yorgunuz, iblis yapma diyor. Ama demir disiplindeysen kalkar yaparsın. Enerjin olsun ve ya olmasın. Kısaca dediğin bu. Mastürbasyon yap, soğuk duş alma, beslenme dikkat etme falan. Sonra kendini bir dene bakayım iblis yapma dediği zaman ona karşı koyabilecek misin? Başta spor üzerinden dedim ama her konu için dene bir kendini. Duygularının seni kontrol etmesinin önünü kesebilecek misin? Bedenine dolayısıyla da mental durumuna yeteri kadar önem vermediğin zaman o gücü kendinde bulabilecek misin? Sen kendinde o gücü oluşturmadığın zaman bak bakalım demir disiplin kalıyor mu ortada.

Bizim neden bir türlü ortak noktada uzlaşamadığımızı da fark ettim. Kendin üzerinde kontrol sahibi olmayı ben hep testosterona bağladım sen de disipline. Bir de yazdıklarından anladığım kadarıyla sen disiplini sağlamak için kafa yapısına ayar çekmeyi yeterli görüyorsun ve ayar çekmeyi sadece düşünerek yapabileceğine inanıyorsun. (‘bundan sonra demir disiplin kanka’ diyerek disipline girilebileceğini yazmıştın) Ben de dedim ki kafa yapına ayar çekebilmek için ilk önce yapman gereken şeyler bedeninden geçer. Çünkü bedenin salgıladığı hormonlar duyguları etkiler, duygularda düşüncelerini ve davranışlarını. Bedenin için yapabileceklerin ise soğuk duş almak, spor yapmak, beslenmeye dikkat etmek, mastürbasyon yapmamak vb. Bunları yaparsan sağlam bir disipline girmenin ilk önemli adımlarından birini atmış olursun. Bunları yapmak demir disiplinin eksiksiz veya sağlam şekilde oluşmasını sağlamaz tabii ki. Dediğim gibi bunlar sadece birkaç önemli etken. Ama disipline girmek için göz ardı edilmemesi gereken etkenler.

Duyguları kanalize etmeye geleyim. Şimdi yukarıda da değindiğim gibi aklımız zayıf ve bundan sebep duygularımızı kontrol etmede sıkıntı yaşıyoruz. Ama bu duyguların bir şekilde üstesinden gelmek lazım çünkü aklı örtüyor, vesvese yememize sebep oluyor falan. Zararlı yani. Şimdi bir soru soracağım. Aklımız gelişme sürecindeyken (yani zayıf) bu duyguların bize minimum zarar vermesini nasıl sağlarsın? Bu duyguların bizi kontrol etmesinin önünü nasıl kesersin? Akıl ile deme, aklımız gelişim aşamasında yani ara sıra veya sık sık muhakkak bir yerlerde aklımızın seviyesi yetmeyecek o duyguların önünü kesmede. Ne yapacaksın o zaman onu sordum.

Benim cevabım şu oldu. Bildiğiniz gibi duyguları bastırmak çözüm değil ama bir türlü önünü de kesemiyoruz. O zaman o duyguları bir şekilde yönlendirmek gerek, akıp gitmesi lazım zihnimden. Sonra birisini gördüm yaptığı sporun sağlamlığı çok imrendirdi. İçten içe kıskançlık duygusu açığa çıkmaya başladı bende yine. (Bu arada ben tembelliğe, miskinliğe aşırı meyilliyim) Ben de spor yapıyordum ama faydasını görmüyordum. Çünkü sağlam spor yapacak göt yok kısaca. Sonra gördüm işte o herifi, başladı içimde bir şeyler köpürmeye. Sonra dedim kendi kendime “içimde büyük bir duygu patlaması olacak bunu spora başlamak için ilk adım olarak kullanayım”. Ertesi gün sağlam spor yaptım, götüm başım (kas ağrısı) ağrıyordu hep. Burada yaptığım şey şu. Yoğun bir duygu oluştu ve bunu aklımla engelleyemedim. Ben de bir işe başlamada motive aracı olarak kullandım. Diğer gün motivem kıskançlık değildi, artık aklımla bilip yaptığım bir şeydi. İşin en güzel tarafı artık kıskançlık hissetmiyordum. Bana zarar verecek o duygudan Tanrı’nın yardımıyla kurtulmuştum.

O yaptı diye sen de mi yapmak zorunda gibi bir soru yöneltilebilir demişsin. Hayır böyle bir şey demedim ve anlattığım şeyde bu yok. Üzerine düşünüp anlamaya çalışırsan görürsün. Buradaki mevzu “ali sağlam spor yapıyor ben de yapacam” değil. Alakası yok. Akılsız olsak evet dediğin gibi olurdu ama zayıf da olsa akıl var ve geliştirme çabasındayız. Bu da yine belli bir yere kadar farklı kılar yaptığımız işleri. Sadece duygularınla oyun oynuyormuşsun gibi düşün. Kullanıp atacaksın. Ve anlattığım şeyin sonucunu idrak etmeye çalış. Nereye varmış iş. Son olarak eğer aklın güçlüyse dediğimi yapmana gerek yok çünkü aklınla duygularına siktir çekebileceksin. Hatta bu konudaki uyarıyı bir önceki yazıda detaylı açıklamıştım.

Tcma kriz anında ne derse hemen yapılır demişsin. Evet çünkü tcma bir şey yapılmasını istiyor. O an oluşacak göt korkusu diğer tüm duyguları sikip atacağı için ne olursa olsun yaparsın doğal olarak.

Elimden geldiğince anlaşılır yazmaya çalıştım. Umarım bunu başarmışımdır da. Fakat yazdıklarımı daha dikkatli okumanı da rica ediyorum. Anlamaya çalış, bu herif neyden bahsediyor diye. Selametle.


[mention]hellsbells[/mention]
Senin sıkıntın aklınla bilmene rağmen vesveselere karşı koyamayışınmış. Dün bugün yarın öyle açıklamış sen de onaylamışsın. Öncelikle herkesin sorunlarından biri o vesveseye veya duygulara karşı koyamamak. Benim yazdıklarım ise duyguları nasıl kontrol edebiliriz, vesveseye nasıl karşı durabiliriz bunun üzerineydi kabaca. Dün bugün yarın bunun sebebini disipline bağladı ben ise disiplin o kadar kolay sağlanamaz dedim. Ondan önce yapılması gereken birkaç şeyi bahsettim. Mastürbasyon yapmama, soğuk duş ve ağır antrenman gibi. Tüm yazılanları okuyup değerlendir ve ona göre harekete geç. Sosyal ilişkiler olarak da şunu söyleyebilirim. Bu konuda tecrüben/yaşanmışlıkların az ise sıkıntı çekmen normal. Bedenin bu tarz sosyal ilişkilere (hem arkadaş hem kız açısından) adapte olmadığındandır. Soğuk yaklaşım yap. Zamanla bedenin bu duruma alışacak ve bir zaman sonra rahata kavuşacaksın.
Kullanıcı avatarı
dun bugun yarin
1. Nesil
Mesajlar: 139
Kayıt: 18 Mar 2018, 13:22

#22

Okunmamış mesaj

Ben demir disiplini değerlendirirken tamamiyle sağlıklı ve hatta keskin denilebilecek bir kişiye göre değerlendirmişim. Yani mesela alfa biri diğer etkenlere bakmaksızın demir disiplini sağlayacaktır çünkü bu uğurda keskinleşmiş ve tümüyle hakikate adanmış birisidir, dolayısıyla da bu adam ne kadar kötü şartlarda olursa olsun -kendine zulmetmeyecek derecede- disiplinin gerektirdiği davranışları sergileyecektir -spor üzerinden gittik hadi spor yapar diyelim-. Ama bizim durumumuza göre değerlendirirsek bahsettiğin mastürbasyon yapmama, beslenmeye dikkat etme, spor yapma gibi meseleler de ciddi önem arz ediyor -hem disiplini sağlamlaştırma adına hem de kendi sağlığımız açısından yani sonuçta hayatımızı akıl ile dizayn etmemiz gerek-. Söylediğin şeylerin yapılması gerekiyor evet, bu konuda haklısın. Ama şunu da belirteyim bütün bunları yapmamıza rağmen yine salabilme ihtimalimiz her zaman var, burada da irade kavramı devreye giriyor zaten.

Yazdıklarını okuyunca fark ettim de demir disiplin bir anda olan bir şey değil. Hani şu bağımlılıklarda yirmi bir gün olayı var ya, onun gibi. Yani bir süre dayanman gerekiyor, disiplin anca öyle oturuyor. Bir süre sonra vücudun ve zihnin bu disipline adapte oluyor -bu da benim "içsel arzuların asilleşmesi" olarak bahsettiğim durum oluyor galiba, çünkü içsel arzuların asilleşmesi biraz farklı bir durum sanırım-. "Dayanma evresi"nde ise genel hatlarıyla saydığın şeyleri yapmak kesinlikle sürece katkı sağlayacak şeyler. Yani bunlar olmadan %10 sapmama gücü varsa bunlarla beraber %80-90'lara kadar çıkabiliyor -sayılar fuzuli-, o açıdan önemli.

Dediğin gibi disiplin tamamen kişinin iradesine bağlı bir şey değil -aklı güçlü ve hatta keskin birinin ise tamamen iradesine bağlı çünkü bu adamlar iblisin basit aldatmacalarına kanacak türden insanlar değiller, ama burada aklı zayıf diyebileceğimiz kişilerden bahsettiğimiz için tamamiyle iradeye bağlı bir durum değil çünkü iradeyi tam kontrol edemiyoruz-, yani benim dediğim gibi "Hop disiplin" olayı yok.

Yazılarını tam anlamıyla anlayamayıp bok atmışım. Kusura bakma.
Aydınlattığın için teşkür ederim.

Tekrar okudum, hellsbells'in iletişimle ilgili olan sorunu sağ önle yeterince kavramamış olması sanırım. Alpha diyor ya "Gidin güzel bir kızın yanına yarak kürek saçmalayın" diye, bunu yapmalı. Yani gidip saçmalamamalı ama hata yapınca da pek umursamamalı çünkü eve gelip analiz ettiğinde zaten hatasını görüp sol önle kavrayacak ve diğer sahalarda mümkün mertebe yapmayacak -böylece sağ önle kavramış olacak- ki saha yapmanın bir amacı da bu zaten. Zaten bu yüzden sadece yazı okuyarak alfa olunmuyor. Sahaya inmen lazım ki sağ önü geliştiresin ve hatalarını düzeltesin. Sahadayken de sağ öne bırakırsın ama sol önle de kontrol edersin, yani stratejik bir hata yapacak gibiysen "Hoşt, dur lan noluyoz" der durdurursun kendini ama sol önle sağ önün yapacağı işi yapmazsın -yani taklit yapmaktan bahsediyorum-. Taktiksel hatalar illa ki olacaktır travmalar sebebiyle, saha yaparken bunları sol önle düzeltmeye çalışırsan problem işte. Böyle yapınca alfaya zarar verme muhabbeti oluyor.

~Yazıda gördüğüm hatalar

Kıskanma konusunda.
Echo yazdı: 02 May 2018, 20:20 Bildiğiniz gibi duyguları bastırmak çözüm değil ama bir türlü önünü de kesemiyoruz. O zaman o duyguları bir şekilde yönlendirmek gerek, akıp gitmesi lazım zihnimden.
Duyguları bastırmayacağız tabi ki de ama önünü kesebiliyoruz. Burada farkında olmadan false dilemma yapmışsın galiba, kısaca "ya bu, ya bu" demek gibi bir şey. Önünü kesmek aslında vesveseyi çürütmek oluyor. Artık o vesvese gelse de sikine sallamıyorsun çünkü malca olduğunu biliyorsun. En azından bende böyle oluyor. Ama durum senin anlattığın gibiyse bilemiyiciim. O zaman belki dediğin gibi yapmak mantıklı olabilir. Ama dikkat etmek lazım, bir hastalığı baz alarak yaptığımız her hamle o hastalığı körükleyecektir. Duyguları motivasyon olarak kullanma biraz farklı bir durum; mesela şarkı dinleyerek daha iyi spor yaptığında bu bir hastalık olmuş olmuyor, sadece şarkı bazı hormonları salgılatıyor ve bunlar da seni daha iyi spor yapmaya itiyor misalen. Ama senin bahsettiğin kıskanma bir hastalık abi. Ya bilmiyorum açıkçası tatmin edici bir cevap verememiş olabilirim, bu konu üzerinde tartışalım.

O kriz anı örneği, iblisin vesveselerine aldırmayarak gerekeni yapma üzerine bir somutlaştırmaydı. Ayrıca korku duygusu bütün duygulardan daha üstün geldiği için yapılmıyor Alpha'nın her dediği. Yaptığın açıklamanın konuyla pek alakası yok gibi, en azından ben göremedim.
Kullanıcı avatarı
Echo
1. Nesil
Mesajlar: 13
Kayıt: 22 Mar 2018, 15:24

#23

Okunmamış mesaj

[mention]dun bugun yarin[/mention]

--Duyguları bastırmayacağız tabi ki de ama önünü kesebiliyoruz. Burada farkında olmadan false dilemma yapmışsın galiba, kısaca "ya bu, ya bu" demek gibi bir şey. Önünü kesmek aslında vesveseyi çürütmek oluyor. Artık o vesvese gelse de sikine sallamıyorsun çünkü malca olduğunu biliyorsun. En azından bende böyle oluyor.--

“Vesvese geliyor ve onu çürütüyorum. Artık o vesveseyi sikime sallamıyorum çünkü malca olduğunu biliyorum. Bu kadar basit.” Yazdığından çıkan anlam bu. Bir vesveseyi bu kadar kolay çürütebilmek için keskin bir aklın olması gerek. Keskin bir akla sahip insanlar için bu dediğin doğru. Ama aklı zayıf ve gelişmekte olan insanlar için dediğin şey fazla iyimser ve olanaksız. Önceki yazılarımda da dediğim gibi aşabildiğin vesvese olur aşamadığın olur. Ben aşılamayan vesveseler/duygular üzerine bir tavsiye de bulunmuştum.
Mesela o kadar demir disiplini tartıştık seninle. O muhabbette de demir disiplin sana göre şıp diye oluşturuluyordu.(Sonuç olarak bu konuda uzlaştığımızı düşünüyorum.) Aynı muhabbeti duyguları/vesveseleri aşmak konusunda yapıyorsun şuan. Kolay bir şekilde aşılacağını söylüyorsun. Ama bu kadar kolay aşamazsın akıl yeterince keskin değilse. Çünkü travmalarımız, öğrenilmiş davranış kalıplarımız, toplumun dayattığı kalıplar, içsel arzularımızın asilleşmemesi gibi bir sürü etken var. En önemlisi ise akıl zayıf. Yani nasıl ki demir disiplini kolayca oluşturamıyorsak aynı şekilde vesveselere/duygulara karşı koyamayacağımız zamanlar elbet olacak/oluyor.



--Ama dikkat etmek lazım, bir hastalığı baz alarak yaptığımız her hamle o hastalığı körükleyecektir.--

Evet, zaten dikkat edeceğiz. Amacımız sadece duygunun etkisinden kurtulmak. Bokunu çıkarmayacağız. Bu konuda ki uyarımı önceki paylaşımımda dile getirmiştim zaten. Ayrıca benim yaptığım şey hastalığımı/travmamı körüklemedi. Çünkü ben hastalığın üzerine bir şeyler inşa etmiyorum veya hastalığı temel alarak harekete geçmiyorum. Senin dediğin ile benim dediğim arasında fark var. Senin dediğinin olması için “Ali’nin vücudu fit, bende aynısına sahip olacağım, tek hedefim ondan daha iyi olmak” bu tarz bir düşünce olması gerekir. Burada ki niyet açlıktan/hastalıktan doğuyor. Ama benim söylediğimde “Ali’nin vücudu fit, aynısını ben neden yapamayım? Demek ki yapılabiliyormuş, evde oturup kıskançlığımdan patlayacağıma harekete geçeyim” tarzı bir düşünce var buradaki niyet açlıktan değil gelişme isteğinden doğuyor. Duyguyu da kısa süreli, temelde değil yancı bir motive aracı olarak kullanıyorum. Sonrasında zaten o duygu etkisini kaybediyor. Buradaki odak noktası bir işi yapmak, daha iyi yapmak, işe başlamak falan değil. Odak noktası duygunun artık bizi etkilemeyecek oluşu. Yaptığım şey sadece duyguyu yönlendirmek. Bunun ufak bir getirisi olarak da bir işin biraz daha iyi yapılabilmesi.



--Duyguları motivasyon olarak kullanma biraz farklı bir durum; mesela şarkı dinleyerek daha iyi spor yaptığında bu bir hastalık olmuş olmuyor, sadece şarkı bazı hormonları salgılatıyor ve bunlar da seni daha iyi spor yapmaya itiyor misalen. Ama senin bahsettiğin kıskanma bir hastalık abi.--

Burada anlattığın konuyu biliyorum. Ben “duyguların motive olarak kullanılması budur, böyle olur” demedim ki. Benim verdiğim tavsiye motive kazanmaktan ziyade hastalıklı duygunun etkisinden sıyrılma amaçlı. Bunu yaparken bir yan getiri olarak duygu olumlu bir şekilde motive sağlıyor ve bir işi daha iyi yapmana etki ediyor. Senin anlattığın ile benim anlattığım benzer şeyler gibi duruyor ama işleyiş açısından farklar var, bunları da söyledim bir iki cümle önce.



--Ya bilmiyorum açıkçası tatmin edici bir cevap verememiş olabilirim, bu konu üzerinde tartışalım.--

Verdiğin cevap çok yüzeysel. Kafana bir şeyler yatmamış tamam ama neyin eksik kaldığını bana açıklamıyorsun. Söylediğin şey “bu böyledir bence ya da değildir, bilmem ki” kabaca bu. Yazdıklarımı anlamaya çalış sonra kafana yatmayan noktaları belirle ve detaylıca yaz. Yoksa doğru düzgün açıklama yapamam ki ben. Kaldı ki bu konu da fazla uzadı gibi geliyor bana. Sonuca bağlayalım artık.

Gündelik işlerimden ve finallerden ötürü yazamadım kusura bakma vallahi.
Kullanıcı avatarı
dun bugun yarin
1. Nesil
Mesajlar: 139
Kayıt: 18 Mar 2018, 13:22

#24

Okunmamış mesaj

[mention]Echo[/mention]

Vesvese konusunda haklısın, zaten bütün vesveseleri böyle aşabilen birisinin aklı kuvvetlidir. Ben biraz "kıskanma" kelimesine triggerlanmışım tabiri caizse. Sanırım senin yaptığın şey kıskanma duygusunu imrenmeye çevirip kendi yararına kullanmaktı. Ki bu çok güzel bir şey. Emeğin için teşekkür ederim.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık