Kendi Sosyal Çevre Analizim

"Bir adamın büyü dediği şey, diğer adamın tekniğinden ibarettir." -Robert Heinlein

Moderatör: Co-Moderatör

esref su iciyor
1. Nesil
Mesajlar: 43
Kayıt: 19 Mar 2018, 12:12

#1

Okunmamış mesaj

Geniş çaplı bir şekilde bir zamandır düşündüğüm şeyleri buraya yazmak istiyorum. Eğer yanlış konu başlığına açtıysam modlardan özür dilerim bir süre baktım sanırım en uygun yer burası olacak.


Her sabah kalkıyorum. Beni kaldıran şeyin gerçekten ne olduğunu bilmiyorum- açıkçası pek sikimde de değil-. Eskiden çok zor geçirdiğim günler olurdu. Daralır, bunalırdım; mutsuz gezerdim. Neden kötü bir ruh hali içinde olduğumu bilmezdim. Ama uzun zamandır huzurluyum. Merak etmeyin karamsar bir yazı olmayacak.

Neredeyse her gün dershanedeyim. İnsanlar var bir sürü. Bir zamanlar çoğuyla muhabbet kurmuştum mal gibi. Hepsine siktir çekmek zor oldu ama bir zamanlar hata gibi gözüken bu sosyallik benim çok şey öğrenmeme vesile oldu. Yani hatayı bir şekilde avantaja çevirdim diyebilirim ve bu kendiliğinden oldu. Ben sadece mücadele edip kendimi zorladım. Sonra Tanrı belki bana acıyıp ruhuma bu huzuru verdi. Hala devam ediyorum, elimden geldiğince çabalıyorum. Bir tahminim var. Bizler Tanrı'nın kölesiyiz öyle değil mi? Eğer biz Tanrı'nın bize emrettiği yolda mücadele edersek Tanrı bize bunun karşılığında güç veriyor. Daha iyi mücadele edebilmemiz için. Biz çabaladıkça Tanrı bizi şeytanın ve minyonlarının tuzaklarına karşı bağışıklı hale getiriyor. Mesela toplumun bizi kınamasından korkmuyoruz. Ya da yeteneklerimizi bize hastalık gibi yutturmalarına kanmıyoruz. Biz bunlara ulaşmak için çalışırsak bunlar olmuyor galiba. Biz kurtuluşumuz için çalıştığımızda Tanrı bize bunları bahşediyor. Bunlar sadece tahmin. Zaten söylediklerim de çok önemli değil, değineyim dedim.

İşte konuyu da dağıtmayalım. Şu anda lise ortamını/sınıfları filan şempanze kafeslerine benzetiyorum. İçerde primitif oyunlar dönüyor. Bunları farketmek için kendinizi biraz ortamın dışına atıp izlemeniz yeterli olur. Bazı günler en büyük eğlencem aç gibi kezban kıza yavşayan barzonun kızdan cüzzamlı muamelesi görmesini seyretmek. Belki kızla aynı düzeyde akılsızlar. Belki kız daha akılsız. E ama burası zaten akılsızlar ligi. Akılsız olmak bir ölçü değil ahahsjsjnasnjsnsns.


Bir de sıcak yaklaşım olayından bahsetmişti ya Hacı Tyler. Avantajı kadar dezavantajı da vardır diye. Bunların ikisini de tecrübe ettim. İlk başlarda bir anda ortamlardaki popülerliğim filan uçtu. Bu sikkolukların büyüsüne kapılarak ağır mallıklar ettim. Sonra kendimi kurtardım ama devamında çevremdeki o neşeli kaos yok oldu. Eski sınıfımdan zırtapozların bile kulağına bazı şeyler gitmiş olacak ki benden korkmaya başladılar. (buna üzüldüğüm yok sadece tecrübelerimi anlatıyorum, hani mutlu da olmadım çünkü pek sike sürülecek bir olay değil eheheh) Bildiniz sikkolar benden kaçıyordu. Yanlarına gittiğimdeyse her kelimemin her harfini dikkatle dinliyorlardı. Böyle gider taşak geçerdim "Şu anahtarı tutsana polisten kaçıyorum beni görmedin." tarzında. İnanırlardı amsalaklar asdasdasdasd. Anladım ki ne söylediğine değil kim olduğuna ve nasıl söylediğine bakıyorlar.

İstemsizce çevrenizi siklememeye başladığınızda, size olan nefret kat kat artıyor beyler. Hatta iş akranlarınızdan çıkabiliyor belli bir süre sonra. Nefret dediysem sırtlanca, veletçe, sikimsonik bir şey. İnanmıyorsanız önlerine yem atın. Taviz vermiş, gardınızı düşürmüş gibi yapın. Benim dediklerimi ispatlamak için 5 para etmez ruhlarını bile satacaklardır. Alıcı çıkmayınca iyice kuduracaklar o ayrı mesele puhahaha.

Benim için zor olan bir şey de şunu kabul etmekti "..yaptıkları her hareket roldür.." TCMA'nın başlıkta betadişi için kullandığı ifadeydi. Neden rol yapsınlar ki bu çok adice. Şimdi çok iyi anlıyorum, gerçek karakterlerini gören kimse bunların yanında 3 saniye durmaz. Her yapacakları hareketi önceden ince ince planlayıp dışarıya "prenses" imajı çizen o orospu evin kapısından girer girmez "öcalan" a dönüşüyor. Aynı şeyin daha amatörcesi beta erkeğinde de mevcut. Bu iki beta birbirini bulup evlenene kadar rol kesiyor. Evlenince rol yapmaktan bir yerde sıkılıp (yaklaşık 5 ay) ne bok oldukları ortaya çıkınca "Evlilihk ashkı öldhürür yeğen" tarzı sıçıyorlar. Sonra ya boşanıp kısır döngüye giriyorlar. Ya da geberip gidene kadar tahammül edip çocuklarının beyinlerini sikiyorlar.

Yazmaktan bunaldım ve uykuluyum. Bu başlığa biraz daha yazacaklarım var. Kaç gündür aklıma gelen şeyleri yazıyorum. Çok bi değeri yoktur belki ama bunları yazıya döküp toparlamak iyi olacaktır benim için. Hem belli mi olur birisine faydamdokunur.
esref su iciyor
1. Nesil
Mesajlar: 43
Kayıt: 19 Mar 2018, 12:12

#2

Okunmamış mesaj

Kuran'da peygamber kıssalarına baktığımızda betaların hep "Sen büyülenmişsin, delirmişsin." tarzında vızzıklamalarını görüyoruz. Yani hakikati söyleyene deli muamelesi çekiyorlar. Bu büyülenme mevzusunda sünnilerin Elçi Muhammed'e attıkları bir iftira var. Peygamberliğinin son döneminde bir kadın büyülemiş de, 1 hafta kendini bilmeden gezmiş de, o dönem Kuran'da olmayan şeyleri Kuran'a yazdırmış filan. Zihniyete bakar mısınız ya? Resmen menfaatleritle çelişen kısmı Kuran'dan çıkartmak için ıkınmış oçeler. Bir de Kuran'da bu "büyülenmişsin hamuq" vızzıklamasına o kadar örnek verilmesine rağmen bunu yapmışlar. E tabi şarkı sözü olarak okursan o kitabı bilmemen normal içindekileri (devrique cümle şhow 2018).

Şuna gelmek istiyorum beta çevreyle ilgili. Eğer çevrede nispeten daha temiz özlü, akıllı birisi varsa; ucundan da olsa hakikatten bahsediyorsa hemen deli muamelesi çekip törpülemeye girişiyorlar. Ve eğer bu kişinin sosyal yetenekleri (baskınlık vs.) kısıtlıysa onu eziyorlar. Ama o sosyal yetenekler gelişkinse deli muamelesi çekemiyorlar artık. Misal elçilerin çoğuna "o delirmiş hamuq, büyülemişler" deseler bile ilk başta, -Tanrı'nın elçilere bahşettiği sosyal yetenekler, azim vs. sayesinde- sonradan iş ciddiye binip hakikatı çürütemediklerini anlayınca bu söylemin yerini "kafir, dinsiz, deccal" gibi daha düşmancıl şeyler alıyor. E bu da betaların götünün geçtiğinin kanıtıdır ;))).
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık