Alfa ve Fıtrat İlişkisi

"Bir adamın büyü dediği şey, diğer adamın tekniğinden ibarettir." -Robert Heinlein

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
Bold
Sürgün
Mesajlar: 267
Kayıt: 04 Haz 2018, 17:45

#1

Okunmamış mesaj

Rum Suresi (30. sure) 30. ayette şöyle geçiyor:
O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.
Beyler Caner Hoca'nın araştırmalarına bakarken fıtrat üzerine olan çalışmalarına denk geldim. Zaten Fıtrat Delilleri kitabını yazarken bu ayetten esinlenmiş. Ayeti okuyunca, "e olm bu resmen bizim öğretideki alfa" dedim.

Ayette tanrı insanın doğuştan dosdoğru bir yaratılışa sahip olduğunu söylüyor. Başlıkta da "her insan alfa doğar" olarak işlenmişti. Değiştirme olamayacağı da "değişime açık olmayan alfa zamanla köreldi" olarak geçiyordu. Ve tanrı insanların çoğunun bundan habersiz olduğunu vurguluyor. Nitekim bize de alfanın kaybolduğu ve onu uyandırmamız gerektiği başlıkta sıkça vurgulanmıştı.

Olm tüylerim diken diken, yani tcma bunları nereden biliyordu? O zamanlar dinini bile bulmamışken, muhtemelen bu ayetten de habersizdi. Hacı'nın sıkça bahsettiği başlığın bizi kurana hazırlaması çok daha net anlaşılıyor bu ayet ile birlikte.

Bize doğuştan dosdoğru din olan fıtrat, alfamız yüklenmiş durumdayken ondan nasıl uzaklaştık? Toplum alfayı bastırıyor, aklını ve zihnini yanlış yönde programlayarak "milyoner olma, karı kız tavlama, cool olma" gibi gereksiz ve dünyevi istekleri senin hayat amacın yapıyor. Bu işte başlığın resmen betalaşmak olarak tabir ettiği olay. Tcma da bu dünyevi isteklerin kölesi olan beta topluluğu sikerek kutunu ve alfasıyla olan yakınlığını bizlere ispat ediyor.

Olm çok körmüşüm lan, resmen aç gibi başlığı senelerce okudum. Bu açlıklarını başlık o kadar güzel avlıyor ki, sen alfa oluyorum moruq derken aslında kibrini ve betalığını hiç fark etmeden besliyorsun. Sonra bir halt değişmeyince de o kısa "alfa patlaması" denen afyonu almak için tekrar ve tekrar okuyorsun başlığı. Fakat burada ne zaman akledip anlamaya, anlayışını kuvvetlendirmeye odaklanırsan asıl meseleyi daha iyi kavramaya başlıyorsun.

Şimdi benim kafamda başka sorular var tabi ki. Kardeşliki bir insanın amaç yapması durduk yere olamaz. Başlıktan özenip, tcmanın kutuna özenip bu işlere özenirsen taşakları avuçlarsın, açlıklarınla ömrünü tüketirsin. Yani olay yine tcma'yı ve neden kardeşliği kurduğunu, yaşadığı süreçleri daha iyi anlayabilmeyi gerektiriyor. Aklını keskinleştirmeye geri döndük, kuran da yüzlerce kere bunu öğütlemiyor mu?

Başlık öyle dinamik ki, alfa analizi görevi bir kere muazzam. Her dönemde tcma ve kardeşlik farklı bir seviyede olacak, başlığın bilmeceleri de daha da çözülmüş olacak. Yani senin temel analizlerden sonra kafanı daha fazla çalıştırıp ekstra analizlerle yardırman gerekiyor. Saha görevleri ise tam bir geri-dönüt mekanizması. Toplumun abartılarına, gereksizliklerine ne kadar az kapılmışsan, alfana ne kadar yakınsan zaten görevi o kadar rahat yapacaksın.
Kullanıcı avatarı
hoca dehanni
Silik
Mesajlar: 250
Kayıt: 18 Mar 2018, 15:28

#2

Okunmamış mesaj

Her insan alfa olarak doğmaz, hatta kimse alfa olarak doğmaz. Doğduğun zaman işlenmemiş bir madensindir, alfa olmak ise o madeni işlemekle olur. Ufkunu genişleteceksin ve genişleyen ufkun içini dolduracaksın. Böylece hem büyük resmi görebilecek hem de gördüğün şey için hizmet edebilecek seviyede olacaksın. Bebekten alfa olmaz, aklı olmadığı için erkek çocuğu babasını taklit eder mesela.

“Değişime açık olmayan alfa köreldi” denirken onlar daha önce denildiği gibi metafor. Yani aslında alfa tam tersine ortada hakikat varsa değişime inanılmaz açıktır yanlışını düzeltir. Yoksa binlerce yıldır şövalye, padişah vs olup sonra alfanın değişmemesiyle körelmesi olayından gerçekten bahsetmiyor, padişah, şövalye olup baskın olsan da bu alfasın demek değil yani.

Alfanın kaybolduğu ve uyandırılması gerektiği bahsedildiğinde betalaşarak alfanı daha derine gömmen ve senden uzaklaşması açısından bahsedersen ve bunu insanların doğru yoldan uzaklaşmasına bağlarsan haklısın. Ancak başta alfa değilsin. Doğru yolu bulacak fıtrata sahip olman da alfa olmak demek değil. Yani en büyük hakikati bulmak için alfa olmana gerek yok. Tabiki hayatı anlaman, temiz olman felan gerekir ama illa alfa seviyesine gelmene gerek yok. Çöpçü abi örneğini vermişti hacı. O çöpçü abi potansiyeli sebebiyle alfa olamaz. Aklını güçlendirip kendini iyileştirip tanrı’yı bulma yolunda mücadele edebilir ama ufkunu açıp aklını hayata dair hakikatlerde keskinleştirmediği sürece alfa olamaz. Yani insanların çoğu değil alfa doğmak alfa olacak potansiyele de sahip değildirler sonuçta genleri felan hesaba katmalısın. Ama bu demek değil ki herkes hakikati bulacak potansiyelde olmasın. Kimisi güvenen olur kimisi teslim olan ancak herkeste barış dinini bulacak potansiyel vardır. Ben ayette baskın olan anlamın bu olduğunu düşünüyorum bunu da diğer yazdıklarıma ve şu linkte edip yüksel, şaban piriş ve süleyman ateş meallerine ve ayetin önüne arkasına bakarak ulaşıyorum.

Bu metaforlar senin kafanda bir şablon oluşmasını ve olayı çok daha iyi anlamanı sağlıyor, bu alıntı yaptığın yer de başlığın başlarında anlatılıyor yani daha 1 level takılan adamlara anlatılıyor olay bu tarz metaforlar işi kolaylaştırıyor.

Tanrı’nın yaratışında değiştirme olmamasıyla metafor olarak anlatılan alfaların değişmemesi yüzünden körelmesi arasında bağlantı göremedim. Ha diyelim bağlantı olsun, şimdi o zaman tanrı yaratışta değiştirme yapmadığı için aslında insanlara zarar veriyor, insanlar yaratışta değiştirme olmadığı için köreliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Elbette hayır.

Elbette ben de "hatasız boy xd" değilim, yanlışım varsa düzeltin beyler (cennet mahallesi selim terk).
Kullanıcı avatarı
Bold
Sürgün
Mesajlar: 267
Kayıt: 04 Haz 2018, 17:45

#3

Okunmamış mesaj

[mention]hoca dehanni[/mention]
Her insan alfa olarak doğmaz, hatta kimse alfa olarak doğmaz. Doğduğun zaman işlenmemiş bir madensindir, alfa olmak ise o madeni işlemekle olur. Ufkunu genişleteceksin ve genişleyen ufkun içini dolduracaksın. Böylece hem büyük resmi görebilecek hem de gördüğün şey için hizmet edebilecek seviyede olacaksın. Bebekten alfa olmaz, aklı olmadığı için erkek çocuğu babasını taklit eder mesela.
Her insan taklit eder. Bebeğin gördüğü şeyi taklit etmesi aslında onun öğrenme yetisinin oldukça yüksek olduğunu gösterir. Tenis oynayan bilir mesela yakından iyi oynayan birini izlediğinde vuruş tekniğini, adımlamasını taklit edersin. Futbolcular zamanında idollerini taklit etmiştir. Sen Zidane'ın roulette hareketini gördüğünde etkilenirsin ve yapmaya çalışırsın. Nasıl yapacağına dair zihninde bir çok boşluk olduğu için ilk başta eğreti durur ve doğal olmaz. Fakat pratik yaptıkça kendine uygun stilde hareket ve manevraların oturur.

Şimdi bebekler tabula rasa denilen boş levha şeklinde doğmadığı da açık. Çünkü evrensel ahlak yasalarına hakimler. Bu kukla deneyleri felan var mesela arkadaşının elindekini alan, onu iten kakalayan kuklayı tercih etmiyor yeni doğan çocuk, e bunu nereden biliyor? Toplumsal bir yerde duygularını bastırmadan istediği kadar ağlar zığlar mesela çocuk, ya da basar kahkahayı. Yahu bu çevremdekiler ne hissedecek diye düşünmez.

Bu yazdıklarım aslında çocukların bir yetişkine göre özüne çok daha yakın olduğunu anlatmak adına. Squat hareketini bir çok yetişkine yaptıramazsın mesela ama bir çocuk o pozisyonda saatlerce vakit geçirip oyuncaklarıyla oynayabilir. Yürümeyi öğrenmeyi düşün, belki bin kere düşüyor çocuk ama "ya hay aq olmayacak vazgeçeyim" demez çocuk. Dilini de öğrenir, yürümeyi de öğrenir vs.

Atalarından gelen kalıtımsal etki çok büyük. Aslında derinde saklı kalmış ve açığa çıkmayı bekleyen çok fazla olay var. Fakat yine başlıkta da dikkati çekiyor ki büyüdükçe insan umursamıyor böyle şeyleri, neden? Odağı değiştirildi çünkü. Küçükken bir günde 400 soru soruyorken yıllarca tek soru sormadan yaşayan organizmaya evrildi insanlar. Bebek aslında ellenmemiş o saf özüne sahiptir. İslama göre de her insan islam fıtratına uygun doğar.
“Değişime açık olmayan alfa köreldi” denirken onlar daha önce denildiği gibi metafor. Yani aslında alfa tam tersine ortada hakikat varsa değişime inanılmaz açıktır yanlışını düzeltir. Yoksa binlerce yıldır şövalye, padişah vs olup sonra alfanın değişmemesiyle körelmesi olayından gerçekten bahsetmiyor, padişah, şövalye olup baskın olsan da bu alfasın demek değil yani.
Buradaki değişim aslında kötü yönde olan değişim. İnsanın özü mesela porno izleyip 31 çekmeye müsait değildir ya da masa başında 10 saat oturmaya da. Modern hayatın gereklilikleri, okul, iş, bir çok tantana senin alfana uygun değil hatta onu bastıracak türden şeyler. Bunları yapmaya olan değişime uygun değil alfan. Tabi ki o unvanlar senin alfa olmanı garantilemez fakat kendi özünü daha iyi hissedeceğin unvanlar olduğu da bir gerçek. Masa başı 9 dan 6 ya çalışan bir memur mu alfasını hissedecek yoksa bir baş pehlivan mı? Çok uç örnek oldu fakat yağlı güreşlerde mesela inanılmaz bir kültür ve inanç vardır. Maça çıkmadan toprağı elleyip öpersin mesela bu topraktan gelip toprağa gideceğini sana hatırlatması içindir. Fiziki ve mental gelişimi de cabası. Eskiden insanın özüne, erkekliğe daha uygun işler yapılırken şimdi bakıyorsun ki erkek kadınsılaşıyor ve buna teşvik ediliyor. Erkek olmaya çalışan kadınları ve kadın gibi kıvırtan erkekleri görüyorsun. Erkeğin kadınsılaşması yönündeki değişime kapalı işte alfan. Yoksa potansiyelini bulma yönündeki evrilişinde alfan senin en büyük yardımcın.
Alfanın kaybolduğu ve uyandırılması gerektiği bahsedildiğinde betalaşarak alfanı daha derine gömmen ve senden uzaklaşması açısından bahsedersen ve bunu insanların doğru yoldan uzaklaşmasına bağlarsan haklısın. Ancak başta alfa değilsin. Doğru yolu bulacak fıtrata sahip olman da alfa olmak demek değil. Yani en büyük hakikati bulmak için alfa olmana gerek yok. Tabiki hayatı anlaman, temiz olman felan gerekir ama illa alfa seviyesine gelmene gerek yok. Çöpçü abi örneğini vermişti hacı. O çöpçü abi potansiyeli sebebiyle alfa olamaz. Aklını güçlendirip kendini iyileştirip tanrı’yı bulma yolunda mücadele edebilir ama ufkunu açıp aklını hayata dair hakikatlerde keskinleştirmediği sürece alfa olamaz. Yani insanların çoğu değil alfa doğmak alfa olacak potansiyele de sahip değildirler sonuçta genleri felan hesaba katmalısın. Ama bu demek değil ki herkes hakikati bulacak potansiyelde olmasın. Kimisi güvenen olur kimisi teslim olan ancak herkeste barış dinini bulacak potansiyel vardır. Ben ayette baskın olan anlamın bu olduğunu düşünüyorum bunu da diğer yazdıklarıma ve şu linkte edip yüksel, şaban piriş ve süleyman ateş meallerine ve ayetin önüne arkasına bakarak ulaşıyorum.
O çöpçü abi de mesela doğru şartlar altında yetiştirilseydi alfası serpilme imkanını yakalayabilirdi. Onun çöpçü olmasının sebebinin en başında çevresi tarafından bastırılması ve artık zihnini tam kapasite kullanamıyor oluşu gelir. Çöpçü abimiz Elon Musk, Dwayne Johnson, Warren Buffet ile aynı evde büyüseydi öyle bir serpilirdi ki. Ama kaderinde tabi ki o ailede doğması yazdığı için ve daha bir çok sebepten dolayı alfayı bulması imkansız olabilir, fakat doğduğunda alfa değildi diyemezsin.
Bu metaforlar senin kafanda bir şablon oluşmasını ve olayı çok daha iyi anlamanı sağlıyor, bu alıntı yaptığın yer de başlığın başlarında anlatılıyor yani daha 1 level takılan adamlara anlatılıyor olay bu tarz metaforlar işi kolaylaştırıyor.

Tanrı’nın yaratışında değiştirme olmamasıyla metafor olarak anlatılan alfaların değişmemesi yüzünden körelmesi arasında bağlantı göremedim. Ha diyelim bağlantı olsun, şimdi o zaman tanrı yaratışta değiştirme yapmadığı için aslında insanlara zarar veriyor, insanlar yaratışta değiştirme olmadığı için köreliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Elbette hayır.
"Her insan alfa doğar" da bir metafor göremiyorum. Bilinmeyen bir alfa kavramı var ve onunla doğduğu hakikatini söylüyor sana. Değişim mevzusunu da yukarıda açıkladım, alfan için eklemlenmemen gereken bir toplum ve uygun-insan modeli oluşturulduğu için körelme söz konusu, bunu da bizzat insanlar yaptı.
Kullanıcı avatarı
hoca dehanni
Silik
Mesajlar: 250
Kayıt: 18 Mar 2018, 15:28

#4

Okunmamış mesaj

Şimdi bebekler tabula rasa denilen boş levha şeklinde doğmadığı da açık. Çünkü evrensel ahlak yasalarına hakimler. Bu kukla deneyleri felan var mesela arkadaşının elindekini alan, onu iten kakalayan kuklayı tercih etmiyor yeni doğan çocuk, e bunu nereden biliyor? Toplumsal bir yerde duygularını bastırmadan istediği kadar ağlar zığlar mesela çocuk, ya da basar kahkahayı. Yahu bu çevremdekiler ne hissedecek diye düşünmez.
Bebek aslında ellenmemiş o saf özüne sahiptir. İslama göre de her insan islam fıtratına uygun doğar.


Şu videonun tümünü izlemeni öneririm. Bahsettiğin kukla deneyinin devamı var, senin anlattığın şekilde okuyan biri olayı tek yönlü anlayabilir. Bebek %100 iyilik yapmaya programlı bir mekanizma olarak doğmuyor. Doğuştan gelen iyi şeyler de var içinde kötü şeyler de. Belli bir yaşa gelince de bazı kötü özellikleri de törpüleyecek seviyeye gelebiliyor.
Her insan taklit eder. Bebeğin gördüğü şeyi taklit etmesi aslında onun öğrenme yetisinin oldukça yüksek olduğunu gösterir. Tenis oynayan bilir mesela yakından iyi oynayan birini izlediğinde vuruş tekniğini, adımlamasını taklit edersin. Futbolcular zamanında idollerini taklit etmiştir. Sen Zidane'ın roulette hareketini gördüğünde etkilenirsin ve yapmaya çalışırsın. Nasıl yapacağına dair zihninde bir çok boşluk olduğu için ilk başta eğreti durur ve doğal olmaz. Fakat pratik yaptıkça kendine uygun stilde hareket ve manevraların oturur.
Ben bebeklerin aklı yoktur, aklı olmadığı için de bir karakteri yoktur sadece ona yüklenenlerin bir kopyasıdır demek istedim. Bu kopyada iyi şeyler de olabilir kötü şeyler de. Bu verdiğin örnekle bir bebeğin alfa olarak doğup doğmaması arasında ne bağ var çözemedim.
Buradaki değişim aslında kötü yönde olan değişim. İnsanın özü mesela porno izleyip 31 çekmeye müsait değildir ya da masa başında 10 saat oturmaya da. Modern hayatın gereklilikleri, okul, iş, bir çok tantana senin alfana uygun değil hatta onu bastıracak türden şeyler. Bunları yapmaya olan değişime uygun değil alfan.
Şimdi alfa belli açılardan değişmez. Aklınla sorgular sorgular sonunda bir cevaba ulaşır anlarsın mesela din gibi. O noktadan sonra onu değiştirmezsin. Ancak gerekli bir durum olduğunda alfa şartlara göre kendini konumlandırır. Yani dediğin 31 çekme örneği dışında -kimse seni 31 çekmeye zorlamıyor sonuçta kendin yapıyorsun onu- insana kendi gelişimini baltalayacak ortamlar sunuluyor hep ancak dediğim gibi alfa kendini şartlara göre konumlandırır. Zaten değişen şartları kendi yararına kullanamayacak, eski kafada devam eden kendini yenileyemeyen biri alfa olamaz. Kardeşlikteki insanlar bu ortamlarda doğup büyüdüler. Baktılar şartlar böyle ne dediler "abi bizim birlik olmamız lazım yoksa bizi yerler burada" ve kendi şartlarını oluşturdular -tabi tcma başlattı olayları ama olayları anlayan herkes bu şekilde düşünür-.
"Her insan alfa doğar" da bir metafor göremiyorum. Bilinmeyen bir alfa kavramı var ve onunla doğduğu hakikatini söylüyor sana. Değişim mevzusunu da yukarıda açıkladım, alfan için eklemlenmemen gereken bir toplum ve uygun-insan modeli oluşturulduğu için körelme söz konusu, bunu da bizzat insanlar yaptı.


Şimdi her toplumun çoğu betaya yatkın omega-beta, az bir kısmı betadır ve bunlar kitleyi oluşturur. Bir alfa hangi devirde bir topluma eklenirse eklensin onun için sıkıntıdır zaten. Hiçbir zaman alfalar çoğunlukta olmadı yani "eski zamanda herkes alfaydı ohh rahat körelme 0 şimdi her yer beta gibi" bir durum yok. Her insanın alfa olarak doğması gibi bir durum yok olay metafor, alfa olmak öyle bir şey değil yani. Hacı da bahsetmişti bundan h.t pdf ine "içinde alfa" yaz çıkar.
Kullanıcı avatarı
hoca dehanni
Silik
Mesajlar: 250
Kayıt: 18 Mar 2018, 15:28

#5

Okunmamış mesaj

++Bazı yerlerde kavramlar karışıyor ve o nedenle bir anlaşmazlık yaşıyor olabiliriz ancak genel olarak hatalı olduğunu düşünüyorum belki benim cehaletimdendir. Hatam varsa uyarırsınız.
Kullanıcı avatarı
Bold
Sürgün
Mesajlar: 267
Kayıt: 04 Haz 2018, 17:45

#6

Okunmamış mesaj

++Bazı yerlerde kavramlar karışıyor ve o nedenle bir anlaşmazlık yaşıyor olabiliriz ancak genel olarak hatalı olduğunu düşünüyorum belki benim cehaletimdendir. Hatam varsa uyarırsınız.
Önemli olan doğru bakış açısını ve anlayışı kazanmak. Bir hatam olduğunu düşünüyorsan bunu bildirmen tabi ki güzel. Ben de doğrusunu anlamak amacıyla sahip olduğum anlayışı aktarmaya çalışıyorum. Tabi ki yanıldığım bir çok nokta olabilir, zaten bu sebeple buradayım.

Oluşan farklılık başlığı okuduğumuzda yaptığımız farklı yorumlar. Alfa kavramını uçağa benzetelim. Biz de uçak icat edilmeden önceki bir toplulukta uçağı anlamaya çalışan iki vatandaşız. Ben demirden kuş olarak anlıyorum. Sen ise bunun bir canlı olmadığının farkındasın ve benim kuş olarak nitelendirmemin neden yanlış olacağını açıklıyorsun gibi.
Şu videonun tümünü izlemeni öneririm. Bahsettiğin kukla deneyinin devamı var, senin anlattığın şekilde okuyan biri olayı tek yönlü anlayabilir. Bebek %100 iyilik yapmaya programlı bir mekanizma olarak doğmuyor. Doğuştan gelen iyi şeyler de var içinde kötü şeyler de. Belli bir yaşa gelince de bazı kötü özellikleri de törpüleyecek seviyeye gelebiliyor.
Videoyu izledim. Şimdi şu etkenler var benim kafamda. Bu bebekler tamamen saf olamazlar çünkü anne karnındaki vakit dahil dünyadan bir çok ders aldılar. Onların davranışlarına pozitif veya negatif yakınlarından dönütler geldi ve bunun doğru ve yanlış çizgilerini etkilediğini düşünüyorum. Aslında bu kukla deneyini şu sebeple vermiştim. Yani bebeğe yüklenen bir yargı mekanizması var. İşin içinde hayatta kalma içgüdüleri vs de ekleniyor tabi. Mesela ikinci kendine yakın olanı seçen çocuklarda, kendine benzeyen kişilerle ittifak kurarsa daha uzun hayatta kalabileceğini söyleyen bir içgüdü olabilir. Peki alfa %100 iyilik yapmaya mı programlamlıdır? Bana göre hayır. Hak edene hak ettiğini vermelidir alfa. Çocukların da adalet mekanizması, onlarla aynı gevreği seçmeyen kuklanın cezalanması gerektiğini düşündükleri için öyle çalışmış olabilir. Nitekim bu etmen olmadığında %81'lik kısım iyi kuklayı seçiyor. Bu gerçekten yüksek bir yüzde. Şunu da ekleyeyim bu deney fikir verir felan fakat sonuçta bir deneydir yani tamamen her şeyi açıklayacak diye de bir kaide yok.
Ben bebeklerin aklı yoktur, aklı olmadığı için de bir karakteri yoktur sadece ona yüklenenlerin bir kopyasıdır demek istedim. Bu kopyada iyi şeyler de olabilir kötü şeyler de. Bu verdiğin örnekle bir bebeğin alfa olarak doğup doğmaması arasında ne bağ var çözemedim.
Aklı vardır fakat kullanabildiği ölçü sınırlıdır. Karakteri de vardır, her bebek aynı karakteristik özellikleri göstermez. Kimisi suskundur, kimisi arkadaş canlısı çok konuşur vs. Örneği şu açıdan verdim. Çünkü harika bir organizma bebek. Sen daha çok kapasitesine ve yapabileceklerine bakıp bir basitlik görüyorsun. Fakat bir bebeğin öğrenme kapasitesinin 10' da birini bile taşıyabilsek şu evrede yardırır giderdik mesela. İçgüdüsel olaylara bir yetişkinden de çok yatkınlar. Kimse sana yürümeyi öğretmedi mesela, içgüdüsel bir şekilde deneye deneye düşe kalka kendin öğrendin. Bunun gibi bir çok şey öğrendin ve bunları sana emreden bir güç vardı. Bebeğin gelişim düzeyi nedeniyle yapabilecekleri tabi ki sınırlıdır fakat 20 yaşındaki bir alfa ve 30 yaşındaki bir alfa için de bu geçerlidir. 30 yaşındayken 20 yaşına bakıp aslında pek de alfa değilmişim 20 yaşıma göre demezsin. 20 yaşının gerekliliklerini yapıyordur çünkü o dönemde alfan. Bebek için de durum böyle.
Şimdi alfa belli açılardan değişmez. Aklınla sorgular sorgular sonunda bir cevaba ulaşır anlarsın mesela din gibi. O noktadan sonra onu değiştirmezsin. Ancak gerekli bir durum olduğunda alfa şartlara göre kendini konumlandırır. Yani dediğin 31 çekme örneği dışında -kimse seni 31 çekmeye zorlamıyor sonuçta kendin yapıyorsun onu- insana kendi gelişimini baltalayacak ortamlar sunuluyor hep ancak dediğim gibi alfa kendini şartlara göre konumlandırır. Zaten değişen şartları kendi yararına kullanamayacak, eski kafada devam eden kendini yenileyemeyen biri alfa olamaz. Kardeşlikteki insanlar bu ortamlarda doğup büyüdüler. Baktılar şartlar böyle ne dediler "abi bizim birlik olmamız lazım yoksa bizi yerler burada" ve kendi şartlarını oluşturdular -tabi tcma başlattı olayları ama olayları anlayan herkes bu şekilde düşünür-.
Şartlara göre konumlandırma konusunda katılıyorum, her alfa yaşadığı dönem için bunu yapmıştır. Fakat şu an şartların ne kadar aleyhte olduğunu da göz ardı edemeyiz. Ataların bir tıkla milyonlarca dişiyi çıplak görme olanağına sahip değildi. Geçmişte savaşman, dövüşmen gerektiği zamanlarda alfana daha yakın bir hayat sürmen olası. Her şey daha doğal ve tabiatına uygun gelişiyordu çünkü. Durup da pick up üzerine vakit harcamıyordu insanlar en basitinden.
Şimdi her toplumun çoğu betaya yatkın omega-beta, az bir kısmı betadır ve bunlar kitleyi oluşturur. Bir alfa hangi devirde bir topluma eklenirse eklensin onun için sıkıntıdır zaten. Hiçbir zaman alfalar çoğunlukta olmadı yani "eski zamanda herkes alfaydı ohh rahat körelme 0 şimdi her yer beta gibi" bir durum yok. Her insanın alfa olarak doğması gibi bir durum yok olay metafor, alfa olmak öyle bir şey değil yani. Hacı da bahsetmişti bundan h.t pdf ine "içinde alfa" yaz çıkar.
Şimdi eskiden olan erkek tipi (şövalye,imparator) vs. tipinde şu olay var. Eskiden bana göre alfanı muhafaza etmen daha kolaydı. İşte dişilerin aşk ve masumiyetle alfaları manipule etmesi ve beta tohumlarını ekmesindeki olay bunu anlatıyor diye düşünüyorum. Çünkü en basitinden bir yeni dönem filmiyle, eski dönem filmini kıyasladığında bile erkeğin mizacının ne kadar değiştini görüyorsun. Clark Kent'in oynadığı filmlerde mesela en beta karakteri bile bugünün filmlerindeki alfadan daha erkeksi duruyor. E bu nasıl oldu?Ben babamla kendi aramda da büyük fark görüyorum mesela. O da bana sıkça anlatır mesela 14 yaşındayken sınıftakilerin çoğunu öğretmen zannedebilirsin, hatta müfettiş geldiğinde benim arkadaşımı öğretmen zannetmişti diye anlatıyor. Şimdi gir bir 14 yaşındaki sınıfa veletlerin haline bak. Şu testosteronun her nesilde büyük oranda düşmesi, insanın doğal yaşamdan gittikçe kopmasının ve beta öğretilerinin yeşermesinin bunlarda katkısı yok mu? Elbette var. Eskiden beta yoktu demiyorum fakat bu dönemki kadar çoğunlukta ve yükselişte değildi. Şimdi beta olmadığın sürece hayatın çok ama çok zor. Bunu sen de yaşamadın mı?

İçindeki alfa mevzusunu okudum fakat sen söyleyince bir daha okudum. Yani evet içinde somut bir şey yok elbette. Ben bunu daha çok "özünü bulma" olarak nitelendiriyorum. Tanrının senin için biçtiği karakteri en iyi şekilde şu kısa ömründe oynayabilmek. Hacının yazısından da ben "alfa olarak doğmuyoruz" u çıkaramadım.
Baktılar şartlar böyle ne dediler "abi bizim birlik olmamız lazım yoksa bizi yerler burada" ve kendi şartlarını oluşturdular -tabi tcma başlattı olayları ama olayları anlayan herkes bu şekilde düşünür-
Şuna da ayrı parantez açayım. Bütün bunları zaten tcma sayesinde düşünebiliyorum. Öğreti olmasa beta olarak yaşar ve ölürdüm, bu da beni bazen rahatsız etse de topluma uymanın vereceği rahatlık bunu bir şekilde bastırabilirdi. Fakat gerçeklerle karşılaştık ve yüz çevirmedik ki buradayız. "Yoksa bizi yerler" diye düşündüklerini sanmıyorum. Aslında bu kirli tohumlarını saçabilmiş insanların birarada, uygun şartlarda, tcma gibi adil ve öğretinin turnusolu olan bir siyasi liderin organizasyonunda ne kadar verimli olabileceğini gördüler. Sonra da odak noktalarını buna çevirdiler. Tabi tcma da gel koçum hallederiz yapmadı. Bir çok özelliği üst düzeyde ve bu sorumluluğu kaldırabilecek olanları titizlikle eleyip ekibine dahil etti.
Kullanıcı avatarı
hoca dehanni
Silik
Mesajlar: 250
Kayıt: 18 Mar 2018, 15:28

#7

Okunmamış mesaj

Genel olarak alfaların körelmesi, her insanın içinde sanki başka bir şeymiş gibi bir alfa olması, her insanın bir alfa ve dişi avcısı olarak doğması -son yazdığım "lanet dişiler"de geçiyor yani tcma'nın yazdığı ilk entry. Aşamalı eğitimi düşünürsek tcma'nın o an alfayı şuan puacıların kafasındaki "maskülen erkek" gibi anlatması gayet normal. Başlarda olayları hikayeleştirip sonra bağlaması da normal. O nedenle taa ilk entryde yazılan alfa kavramıyla şimdiki arasında fark olması da normal. Bu olaylar metafor ama gerçek hayatla ilişki kurabiliyorsun işte feministlerin eşitlik eşitlik diye erkeği sindirmesi toplumun kadınların özel olduğunu sana dayatması firmaların pazarlama taktikleri hep insanı törpülemek üzerine olması felan elbette metaforlarla bazı şeyler oturacak ancak öyle her şey planlı bir komplo teorisindeymiş gibi gerçekleşmiyor. Geçen yine aynı muhabbet olmuştu işte demiştin "ulaşacağımız her yerde kardeşlik var, her yerde gözleri var, bu onların halka açılma planı, satın aldığımız her şey onların kontrolünde ve karanlık güçlere karşı onbinlerce yıldır süregelen bir oluşumla savaşıyorlar" diye. Heh onun gibi işte metafor bunlar. Yani olayın büyüklüğü anlatılıyor olay zaten tcma liseli olduğu zaman da büyüktü ama işte bu tarz hikayelerle daha iyi anlatabilirsin bazı şeyleri. O nedenle bu metaforları direk ayete bağlaman yanlış. Hele tanrı'nın insan fıtratını değiştirmemesini söylemesiyle alfaların değişmeyip körelmesi metaforu çok alakasız. Yani senin dediğin mantıkla gidelim orada söylenilen alfaların değişime kapalı olması -yukarıda açıkladım nüansını-, şartlara ayak uyduramayıp körelmesi demek ama ayette bahsedilen her insanın doğuşta bir fıtratla/alfayla doğması -senin mantığını kabul ederek yazdım bunu- yani tamam içinde alfayla doğdun diyelim bunun şartlara ayak uydurmak olan değişimle bağlantısı yok ki. Kelime aynı sadece. Yani şimdiki alfalar şartlara ayak uydurup değişiyor körelmiyor mesela o zaman fıtrata ters mi düşüyorlar yani benim cahilliğim mi gerçekten anlamıyorum anlayan varsa öğretsin.

Ayrıca bazı insanların doğuştan itibaren genlerden dolayı alfa olamayacağını düşünüyorum. Yani kiminin imtihanı başkadır kimine ilim verilmiştir onunki başkadır. Ha derseniz ki herkesin alfası farklıdır yine de asil bir amaç uğrunda aklını güçlendirmen, keskinleştirmen, sosyal hakikatlere hakim olman felan gerek ki bu biraz bahşedilme işi yani herkesin görevi ve yetkinliği farklıdır diye düşünüyorum. Bu paragrafta hatam olabilir kendimce çıkarım yaptım burası içinde ayrıca uyarırsanız ve öğretirseniz sevinirim.
Kullanıcı avatarı
Sokratesin Sakali
1. Nesil
Mesajlar: 52
Kayıt: 23 Mar 2018, 21:19

#8

Okunmamış mesaj

Bebek halimizin alfa olabileceğini düşünmüyorum. Tcma bir yerde diyordu ki alfa daha çok "most complate human type" dır. Daha bebekken bu nasıl olabilir ki ? Bence herkes alfa doğar olayı metafor. Tamam harika bir potansiyelle geliyorsun ama babanın/ananın yaşadığı ağır travmaların etkisi sana da genetik olarak yansıyor. Alfaysa %90 oranında hastalıkları iyileştirip , aklı keskinleştirmekse - örnek olarak diyorum- bir bebek kendi haliyle alfa olarak doğmuş olamaz. Belki genetiği çok sağlamdır, hastalıksız olarak dünyaya gelmiştir neredeyse ama aklı güçlendirip keskinleştirmek kişisel mücadeledir. Bebek bunu nasıl yapsın. Bebek taklit eder, öğrenir lakin tarafsızca duygulardan bağımsız düşünemez. Bu olmadığı sürece akıl da serpilemez. Ergenlikle beraber gelişiyor bu özellik sanırım. Hem alfa kavramı hacının açıkladığı üzere akıl keskinliği ve refleksif davranışları tanımlıyor. Bebekte alfa bir tavır diyebileceğimiz refleksif bir davranışda yok. Bö diye bağırırsan korkar ağlar.
Kullanıcı avatarı
Sokratesin Sakali
1. Nesil
Mesajlar: 52
Kayıt: 23 Mar 2018, 21:19

#9

Okunmamış mesaj

Bu arada beyler az önce düşünürken aklıma geldi , tcma'nın alfa diye somutlaştırdığı kavramın içine doğuştan gelen potansiyel de giriyor olabilir mi? Belki de ortada metafor yoktu alfa tanımının içine doğuştan gelen potansiyel de girdiği için tcma her insan alfa doğar dedi. Tabi bu söylediğim fikir vermesi açısından. Net bir şey yok yani.
Kullanıcı avatarı
hellsbells
1. Nesil
Mesajlar: 138
Kayıt: 02 Nis 2018, 17:18

#10

Okunmamış mesaj

''Dişiler ve betalar olmasaydı sergileyeceğin karaktere'' en yakın olduğu an bebek olduğun andır doğal olarak, ondan sonra büyüdükçe törpüleniyorsun. Eğer aklını geliştirmediğini, hislerine göre hareket ettiğini varsayarsak kendine en yakın olduğun an doğduğun andır. ''İnsan zaten alfa olarak doğar.'' ifadesi ile bunun somutlaştırıldığını düşünüyorum, ayrıca bu başlığın baya başlarında geçiyor ve hoca dehanni'nin de bahsettiği aşamalı eğitimin bir parçası. Şöyle ki;

''Bir dişi sizden hayatı pahasına nefret ederken, onu gibmeniz için size yalvaracak... alfa olmanın tanımı budur.'' Mesela tcma bunu ''İnsan zaten alfa olarak doğar'' dan yarım saat sonra falan yazıyor, doğduğunda sikmeniz için yalvaracak bir dişi yoksa alfa değilsin demektir değil mi?? -burda safsata yok diye düşünüyorum internetten baktığım kadarıyla ama olabilir de düzeltirsiniz- aha çelişki sjsjsj. Zaten başlığın tamamına, tcma'nın tavrına bakarsak anca aşamalı eğitim sonucuna varabiliyoruz. Yoksa atheist qafası ile çelişki zannettiğimiz şeyler içerisinde debelenip dururuz. Bu sebeble başlığın bir kesimini alıp mutlak sonuca ulaşmak doğru olmaz, ha doğru olduğu yerler vardır mesela ; ''İşte bu nedenle bir beta asla ama asla alfa olamaz, yanına dahi yaklaşamaz...'' gibi.

Bu noktaları birleştirdiğin vakit ve tcma'nın genel havasını süreçlerle falan incelediğin vakit daha isabetli analizler yaparsın. Bu neredeyse her şey için böyle, büyük resimi de görmek lazım.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık