Vesvese-Kuruntu-Hastalık-Travma Kavramları

"Bir adamın büyü dediği şey, diğer adamın tekniğinden ibarettir." -Robert Heinlein

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
hellsbells
1. Nesil
Mesajlar: 138
Kayıt: 02 Nis 2018, 17:18

#1

Okunmamış mesaj

Vesveseler, kuruntular, travmalar ve hastalıklar birbirlerini oluşturan etmenlerdir fakat farklı yerlerde farklı anlam ifade edebilirler ikinci paragrafta bahsettim. Eğer gelen vesveseleri doğru kabul edip -kuruntu oluşturup- buna göre hareket etmeye çalışırsan da bu kuruntular/zanlar/kabul edilmiş vesveseler ile hakikatle ilgisi olmaya işlerle uğraşmış olursun. Aynı zamanda şeytan kuruntuların üzerinden tekrar vesvese verir ve daha da boklaşır işler.
Aklına gelen şeyin vesvese olup olmadığını anlaman için de aklını güçlendirmen lazım ve gelen vesveseyi/hastalığı def etmen/iyileştirmen gerekir. Eğer aklınla def edemezsen her an kendi kendini ,nefsin aracılığı ile, kötü işler yaparak aşağı seviyelere çekebilirsin. Bu def etme/iyileştirme sürecinde sana yardımcı olacak şartları -kütüphanede bulunmak, anlık soğuk duşa girmek vs.- sağlamalısın ki henüz toyken ayağın tekrar tekrar kayıp başa dönmeyesin.

Bu vesveseler sende yer ettikçe kuruntulara dönüşüyor ve kuruntular da yer edince hastalığa dönüşüyor bu yer edinme süresi belli bir eşiği aşınca travma biçimini alıyor. Hacı hastalıkları iyileştirmek derken hem vesveseleri def etmeyi hem de bu travmaları iyileştirmeyi -buradaki iyileştirme def etme olan değil, kişiye özgü bulması gereken tedavi- kastediyor. Farklı yerlerde farklı anlamlarını kullanıyor yani. Aynı şekilde aklı güçlendirmeyi de, duyguları da farklı yerlerde farklı anlamlarda kullanıyor. Kimi yerde hastalığı ve travmayı tam ters sırada kullanıyor vs. ama asıl verilmek istenen mesaj değişmiyor.
Başlığa hacıya çelişkili amq diyenlerin sebebi ise bu farklı yerde farklı anlamlarda ve amaçlarda kullanılan cümlelerin vs. aynı anlamda olması zorundaymış gibi düşünmelerindendir. Tcma’nın test olarak koyduğu yerler vardır ama bunu olayın bağlamına göre ayırt etmek mantıklı değil midir? Azıcık aklı, anlama yeteneği olan birisi direk bok atmak yerine anlamaya çalışır olayları.

Hastalığın vs. ne olduğunu anladığım kadarıyla açıkladım fakat nasıl iyileştirileceği kişiye özeldir çünkü totalde başkasıyla aynı görünen bir hastalığa sahip olsan bile senin yaşadığın hayatın birebir aynısı olmadığı için ikiniz içinde süreçler farklı gelişti ve tedavi farklı olacak. Bir hatam varsa gösterin beyler lütfen.
Kullanıcı avatarı
aPeopleArmy
Sürgün
Mesajlar: 162
Kayıt: 27 Mar 2018, 14:18

#2

Okunmamış mesaj

Knk ayrıca hastalıklardan, hastalık olduğunu kabullenmeden kurtulamayız. Bu en büyük ilk kısım. Ör; bir kişi yanlış yaptığında onu uyarırsın ama o kişi yaptığının yanlış olmadığını savundukça o hastalıktan kurtulamaz. Önce kabullenmesi sonra yüzleşmesi gerekir.

Ek okarak bunu yazdım ama yanlışsam el atarsınız.
Kullanıcı avatarı
Bold
Sürgün
Mesajlar: 267
Kayıt: 04 Haz 2018, 17:45

#3

Okunmamış mesaj

Kuran ve meşguliyet. Bu ikili vesveselerin ammua kor derim. Meşguliyet çok genel bir tabir tabi ki fakat "salat" olarak nitelendirilebilir. "Boş zihin şeytanın sahnesidir" tarzında ünlü bir söz vardı. İblisin çöküşü, vesveselerin artışı ve işlemesinin kolaylaşması genelde boş kaldığında oluyor. "O halde boş kaldığında yine kalk yorul!" bu çok kritik, tabi ki aklınla pozitif katkı sağlayacağı kanaatine vardığın işler bunlar. Spordan sonra pozitif yükselme yaşarsın çünkü pozitif bir iş yapmışsındır. Ya da çok önemli bir projeyi aylar sonundaki yoğun çalışmalarınla insanlığa sunmuşsundur inanılmaz mutlu hissedersin. Kuran da inanılmaz bir farkındalık yarattığı ve iblise karşı kalkan görevi görmesiyle, aklımızı keskinleştirmesiyle yegane silahtır elbette. Fakat en son değindiğin nokta çok kritik yani öğretiyi hiç anlamamış birisi kuran'ı da anlamaz, meşguliyeti de genelde ego bazlıdır. Yine kendi analizini yapmak ve hastalıklarını kendin çözmek zorundasın. İyi yolda olduğuna dair işaretler her daim geliyor tanrı tarafından, tam tersi de oluyor sadece kalp gözünün açılması durumu var. Sen iyi şeyler yaptıkça, iradeni iyi işlere kanalize ettikçe onları yapmak sana daha bir kolay geliyor ve tabiri caizse o eski tatsız tutsuz yemeği yemek yerine, hakikatin lezzetini, ruhsal doygunluğu istiyorsun. Tam tersinde de kalbini mühürlüyorsun ve göremiyorsun, sana başkası da gösteremiyor. Tcma da beta asla değişmez dediği nokta buydu, çünkü beta aklını köreltmeyi seçerek üst üste yaptığı sikik işlerle kalbini çoktan mühürletmişti.
Kullanıcı avatarı
belikebond
1. Nesil
Mesajlar: 201
Kayıt: 18 Haz 2018, 02:17

#4

Okunmamış mesaj

Ayrıca bu vesveseler duygu ve menfaatlerin üzerinden işler. Dibe batmış kişilerin bir olay veya durumda düşüncelerinin kaynağı yanlı olur. Menfi olur. Objektif olmaz çünkü diğerleri hakikatten daha fazla rahatlatır. Ne kadar söze dökülür bilmem ama hacı sıkıldığınızda,karamsarlığa kapıldığınızda yani kötü bir olay yaşadığınızda dünyayı durdurun içinize dönün derdi. Heh o ses bazen doğruları yansıtmıyor. Götümüzü avutanı yansıtıyor. Beta zihin, nefs veya iblis diye de adlandırılabilir. Yani bu sesin gelmesindeki sebep olayın içindeki senin durumun, menfaat ve duyguların. Bu olay hayatın içinde makroda olabilir mikroda olabilir diye düşünüyorum. Yani Kuran'da geçen betalar ve başlık altı vızıldayan betalar. Futbolda gol yiyince suçu başkasına atıp kendilerine toz kondurmayanlar vs savaş vakti gelinceye kadar inanıp sonrasında, ''Sen ve Allahın savaşın biz yokuz.'' diyenler.
Hatta bu kadar net bile olmayabilir bu olay. Zihinde gelir geçer yani. Bunu farketmek iyileştirmek iyiliğe kendimizi alıştırmak görevimizdir diye düşünüyorum. Kötülüğü defedip iyiliği yaymak. İlk kendi içimizde sonra dışarıya.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık