Alfa Analizi - 3 Yılın Analizi

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
Echo
1. Nesil
Mesajlar: 13
Kayıt: 22 Mar 2018, 15:24

#1

Okunmamış mesaj

Öncelikle açıklamak istediğim birkaç konu var. Bu paylaşmış olduğum yazı daha önce yazdığım fakat paylaşmadığım 3 analizin birleşimi ve hacının bana kattığı bakış açısı ile yazmış olduğum bir analiz yazısıdır. Ayrıca belirtmek istediğim diğer bir konu da bu analizimde, başlıkta olmayan fakat hacının aktardığı terimler de mevcut. Yani çıkarımlarımı sadece başlık üzerinden değil hacı üzerinden de yaptım.

Son olarak da “Hacı Tyler”ın bana kattığı bakış açısından bahsetmek istiyorum. Adam elinden geldiğince çokça detayı mala anlatır gibi anlatmış. Hiç farkına varmadığım bir dünya şey varmış başlıkta. Hacıyı okumak ufkumu açtı desem kesinlikle yeridir. Bu yüzden başlığı ve tcma’yı daha iyi anlamak adına hacıyı okumanızı tavsiye ederim. Eğer başlığı okumak beyninizi yakıyorsa (benim yakıyor şahsen) o zaman öncelikle hacıyı okumanızı tavsiye ederim. Çünkü hacıda bir altyazı veya mecazi anlatım yok. Her şeyi dümdüz anlatmış. Olayların bir ucundan tutmaya başladığınız zaman başlığa geri dönersiniz. Birde bu tavsiyeleri vererek bilmişlik yapıyorum zannetmeyin lütfen, adı üstünde sadece bir tavsiye. Benim kendi düşüncelerim yani.

Hacının bana kattığı bakış açısını şu şekilde örneklendirmek istiyorum. İlk analizimde karakter tahmini kısmında sadece “tcma adil ve iyidir” yazmıştım. Bu ezber bir cümleydi aslında, bir anlam ifade etmeyen. Bu paylaştığım analizde ise adaletle ilgili bayağı bir şeyler yazdım. Fark bu, okuduğunuz zaman siz de görürsünüz.

1) Karakter Analizi

Tcma, etrafındaki kişileri ve olayları sağlam şekilde gözlem ve analiz ettiği için davranışlarını da olması gerektiği şekilde sergileyebiliyor. Yani çevresindeki her şeye karşı olması gereken en iyi tepkiyi veriyor. Bu tepkiler umursamaz olur, anlayışlı olur, esprili olur, soğuk olur ve böyle gider bu. Ama buradaki anlatmak istediğim nokta bu tepkileri doğru düzeylerde ve gerektiği yerde verebilmesi. Bunun sebebi ise karakterinde zıtlıkları optimum düzeylerde taşıması. Çelişki manasında değil. Bence bu bir liderle olması gereken, birbirinden farklı her olaya en iyi tepkiyi vermesini sağlayan bir özellik.

Tcma adil ve iyidir. Böyle yazınca basit kaçıyor gibi ama değil. Hepimiz gerek travmalarımızdan gerek yaşadığımız toplumun kalıplarından ötürü olsun, illaki bazı olaylarda yanlışa yanlış diyememişizdir. Belki korktuğumuz ya da sevdiğimiz için bir şeyleri körü körüne destekleyip hatalarına göz yummuşuzdur. İllaki bir yerlerde sıçmışızdır. Tcma da ise durum böyle değil. O adaleti gözetirken aklını kullandı. Bir şeyi veya bir kimseyi seviyor diye onun hatalarına göz yummamıştır. Tam tersi olarak da bir şey veya bir kimse genel olarak hatalı diye onda –belki- oluşabilecek bir doğruluğu inkâr etmemiştir. (Bu doğruluk payı belki olur belki olmaz. Her hatalı kişide muhakkak bir doğruluk vardır tarzı bir anlam çıkmasın.) Eminim ki herkese hakkını vermiştir. Daha anlaşılır olması adına bir örnek de yazayım. Elin çulsuz çocuğu zina yapsa ve bu ortaya çıksa yakın çevresinden şiddetli bir tepki göreceği aşikâr. (Bunun istisnası olabilir ve zina kötü bir şey tabi ki savunduğum yok.) Ama zinayı yapan toplumda yüksek statülü birisiyse, onlarca kişinin önünde bunu anlatabilecek kadar pervasız olması bir yana o kadar insanın bunu sempatik bulması, insanların “adalet” kavramını nasıl algıladığının açık bir göstergesidir.

Adalet konusu üzerinden iki farklı konuya değinmek istiyorum. İlki ikiyüzlülük. Bizler duygularımızla, işimize geldiği gibi bir şeyleri yorumlarken adaleti çiğnemiş oluyoruz. Ama aynı zamanda ikiyüzlülük de yapmış oluyoruz. Herhangi bir davranışı sevdiğimiz kişi yaptığında sempatik, sevmediğimiz kişi yaptığında iğreti olarak algılamamız ikiyüzlülüktür. Ya da yukarıda verdiğim örnekteki gibi aynı şeyi sosyal statüsü üst olan bir kişinin yapması ve fakir birisinin yapması gibi. Bize basit ve önemsiz gözüken (aslında öyle değil) bu tarz mevzularda dahi sıçarken, tcma bize gerçek adaletin ne olduğunu gösterdi.

Diğer bir konu ise objektif olmak. Yukarıdaki muhabbet burada da geçerli. Kendimize veya çevremize karşı bakış açımız hep duygularımız, toplumsal kalıplarımız, saçma ideolojilerimiz üzerinden oldu. Yaptığımız tüm çıkarımlar mantıksız ve kendi çıkarlarımız doğrultusunda idi. Tcma farkını burada da koydu. Eğer objektif değerlendirme becerisi olmasaydı “Bunu Çok Sık Yapmam” gibi bir eseri yazacağını ya da bu kadar kaliteli bir şekilde ortaya koyacağını zannetmezdim.

Tcma güvenilirdir. Çünkü fesatlık, kıskançlık gibi özellikleri karakterinde barındırmaz. Ayrıca peşkeş çekme ve takdir toplama olaylarının kırıntısı dahi olmaması onu güvenilir yapar. Çünkü adamın dünyevi herhangi bir şey umurunda değil. Onun için önemli olan hakikatlerdir. Kendisini adadığı şey hakikatlerin onda oluşturduğu sorumluluklardır. Böylesine sağlam bir amaç da onu güvenilir yapar.


2) Yaşadığı Hayat

Tcma’nın yapmış olduğu en önemli şey aklını serpiltip keskinleştirmesidir. Keskin bir akla sahip olduğu için de hakikatleri anladı ve bize anlattı. Yaşadığı hayat ise kısaca hakikatlerin üzerinde kurulu. Hakikatlerin bu derece farkında olan birisinin yaşadığı hayat ise sürekli kendini geliştirmeye, yeni bir şeyler öğrenmeye, kendisine gelen imtihanları en iyi şekilde karşılamaya dayalıdır. Dünya nimetleri için de elbet çaba vardır ama bunun amacı da hakikatlerin sorumluluğunu daha iyi taşıyabilmek adınadır. Bunun dışında eğlencesine bakar, flört eder, kendiyle ilgilenir vb.


3) Dişilere ve Erkeklere Nasıl Davranır?

Öncelikle karşısındakinin akılsal sağlığına göre davranır. Betaya hak ettiği şekilde, omegaya hak ettiği şekilde. Karşıdaki kişi akıl sahibi olsun veya olmasın, efendi ve saygılı olduğu sürece herkese yardımcı ve yapıcı bir şekilde davranırdı bence (Herkesin peşinden koşuyor manasında değil demek istediğim. Ayaküstü muhabbet olur, zorunlu çevrede falan. Birde betalar değil tabi ki). Çünkü onun karakteri bunu da gösteriyor. Bunun haricinde kesinlikle taviz vermez, ilişkilerinde hep bir sertlik ve soğukluk vardır. Yoksa karşısındaki ne kadar efendi olursa olsun büyük ihtimalle gaza gelip şımarır. İnsanlar onun için bir gözlem ve deney alanı olduğundan davranışları neyi öğrenmek istediğine göre de değişebilir. Bir de erkeğe davrandığı gibi kadına davranmaz bence. Çünkü kadınlar daha duygusal ve hassas olduğu için biraz daha nazik bir tavır sergileyebilir. (Betalar değil onları siklemez.) Erkeğe direkt olarak her şeyi yapıştırır.


4) Kendine Neden Güveniyor

Sırasıyla gidersem farkındalık, yetiştirilme ve gen faktörleri etkili. Öncelikle kendine güvenmemesi için bir sebep olmadığının farkında olduğu için güveniyor. Bunun haricinde yetiştirilme ile alakalı bence. Eğer kötü bir aileye sahip olsaydı onda oluşacak aşırı travmalardan ve yaradılışından ötürü aşırı saldırganlık gibi sıkıntılar meydana gelebilirdi. Son etken olarak ise gen faktörü. Sonuçta taşıdığımız genlerin karakterimiz ve davranışlarımızın üzerinde bir etkisi var. Bu üç faktör dışında aklını keskinleştirmesi ve hakikat yolunu seçmiş olması da kendine güven duymasını etkiler.


5) Kendine Güvenmese Ne Olurdu?

Alfa olamazdı, başlık olmazdı. Karakterinden ödün verirdi. Liderlik özelliğini, kararlılığını kaybederdi. Kendine güvenmeseydi betaların saldırıları karşısında sinerdi. Hakikat yolundaki fikirlerini, tutumlarını değiştirirdi. Ya yazmazdı ya da tepki çekmemek adına yazılarını çok kırpardı. Güvensizlik onun çöküşü olurdu ve tabi bizim de. Başlık olmasaydı, bize öğretilen yanlış amaçlar doğrultusunda mal mal yaşıyor olacaktık hala. Hiçbir farkındalığımız da olmazdı. Bu felaket olurdu herkes için.


6) Hangi Konularda Üstün Senden?

Amacını bilip, ona odaklanarak çaba sarf etmesi. Benim amaçlarımı, isteklerimi gölgeleyen travmalarım var ve şuan aşmış değilim. İçsel arzum travmalarım doğrultusunda şekilleniyor. İntikam alma, acı çektirme, takdir bekleme gibi. Hâlbuki olması gereken içsel arzu Tanrı’ya hizmet, Kuran’ı okuyup anlamak, departmansal bilgi edinmek falan olmalı. En önemlisi içsel arzumda takdir bekleme yerine yardım etme, hizmet etme olmalı. Benden bu konuda (Amacına odaklanma.) üstün ve bu konu birçok şeyi de kapsıyor. Mesela;
Boş zamanlarımda ilk yöneldiğim işler boş beleş, bana bir şey katmayacak işler oluyor. Bu durumu tamamen kendi kontrolüm ile düzeltiyorum. İçsel arzum sağlam olsa benim işime yaramayacak hiçbir işe otomatik olarak yönelmezdim.
Karakterimde tembelliği, miskinliği barındıran birisiyim. Yapmam gerekenleri bilsem bile harekete geçmek için kendimi çok zorlamam gerekiyor. Eğer içsel arzum sağlam olsaydı tembelliğimden sıyrılmak daha kolay olurdu.
Kendime göre kötü sayılabilecek bir çocukluk geçirdiğim için içimde takdir alma arzusu var, sıkıntılı derecede. Eğer içsel arzum sağlam olsaydı insanların takdirini beklemez sadece gelişimim için çabalardım. Takdir bekleme arzusu insanın çabasını değersiz kılan bir unsur ve kişiyi beta olmaya iter.


7) İnsanlardan Hangi Konularda Üstün?

Öncelikle genelleme yaparsak, insanlar tamamen dünyevi hayata odaklanarak nefsi açlık ve çıkarları doğrultusunda yaşadığı için tcma insanlardan akılla ilgili her konuda üstün. Bunun haricinde tcma’nın keskinleşmiş bir aklı var, hayata dair farkındalıkları var, iletişimi çok etkileyici, güçlü bir karaktere sahip ve fazlasıyla yetenekli. En önemlisi ise böyle donanımlarla büyümüş olmasına rağmen insanları gütme, sikme arzusu olmaması. Çok çok fazla kişi bunlardan birine sahip olsa bile ortalığın anasını ağlatır, tek derdi dünyevi çıkarlar olurdu. Ama o insanların hayatlarına bir dokunuş yaptı. İnsanlara yardım eli uzattı. Hiçbir menfaat gütmeden.


8) Hangi Özellikler Onu Etkileyici ve Farklı Kılıyor?

Tcma aklın gerçekte ne olduğunu bildi ve Hacı Tyler’ın söylediği gibi Kuran ile aklını keskinleştirdi. Bizim ise aklın gerçekte ne olduğunu öğrenmek ve kendi akıl kırıntılarımızı serpiltmek için onun yardımına ihtiyacımız vardı ve o da yardım etti zaten. Böylesine güç bir şeyi yapmış olması onu en etkileyici ve farklı kılan tarafı bence.

Sahip olduklarına rağmen iyi niyetliliğini kaybetmemesi ve kibirlenip hakikate yüz çevirmemesi. Onun yeteneklerinin küçük bir kısmına sahip olsaydık, kibre bürünüp kendimizden zayıf insanlara yardım etmektense onları yermeyi tercih ederdik diye düşünüyorum. Ve yine onun yeteneklerinin bir kısmına sahip olsaydık kendimizi süper kahraman ilan edip ne hakikati ne de Tanrı’yı tanırdık. Çünkü kafamızda olan şey “ben oldum artık, mükemmelim, hiçbir şey yapmama gerek yok” gibi zanlar olurdu. Örnekler vererek söylemem gerekirse: Kararlarını duyguları ile değil aklı ile alması, hakikati gördükten sonra gurur yapıp yüz çevirmemesi, yeteneklerinin onu şımartmasına izin vermemesi, her şeye rağmen mazlumun yanında olup iyi niyetinden ödün vermemesi. Böyle uzar gider bu liste. Son olarak ise bilmek önemlidir ama yapabilmek daha da önemlidir. Tcma ise neler yaptığını ve neler yapabileceğini hepimize gösterdi.
Kullanıcı avatarı
hellsbells
1. Nesil
Mesajlar: 138
Kayıt: 02 Nis 2018, 17:18

#2

Okunmamış mesaj

Echo yazdı: 24 Nis 2018, 10:51 Herhangi bir davranışı sevdiğimiz kişi yaptığında sempatik, sevmediğimiz kişi yaptığında iğreti olarak algılamamız ikiyüzlülüktür.


Emeğine sağlık yazdıkların için dostum, o kadar yazıdan cımbızla çeker gibi cümle çekmiş olmayayım fakat bu cümlede anladığım kadarıyla değinmem gereken bir nüans noktası var.

Sevip sevmediğimiz insanı eğer akıl aracılığı ile belirlemişsek, sevmediğimiz insanın davranışı sevdiğin insanınki ile aynı olsa bile menfaati ve diğer hastalıkları doğrultusunda öyle davranıyordur (zaten bu sebeble sevmiyorsun/yüz çeviriyorsun) ve ona iğreti ile yaklaşmak ikiyüzlülük değil, adaletin sağlanması olur.

Hacı da bahsediyor ya göte göt demenin öneminden, örnek olarak da başlık altında tcma-beta ilişkisini gösteriyor.

Demem o ki, ikiyüzlülük sanılan hüküm aslında akıl ile yapılırsa adaletin sağlanması oluyor. Bizim çabamız da mümkün olduğu kadar akıl ekseninde zanlardan uzak durmak ve yanlış hüküm vermemek.
Kullanıcı avatarı
Echo
1. Nesil
Mesajlar: 13
Kayıt: 22 Mar 2018, 15:24

#3

Okunmamış mesaj

[mention]hellsbells[/mention]
Yazdıklarına katılıyorum, kesinlikle doğru. Orada belirtmem gereken bir konu varmış, sen yazınca fark ettim. Bu yüzden de teşekkür ederim. Onları yazarken başlık öncesi zamanlarımı düşünerek yazmıştım, yani akıl ile bir insanı değerlendirme durumu o zamanlar yok tabii ki. Birde akılsızların ne bok olduklarını göstermek için yazmıştım. Yani o cümlem tamamen akılsızları kapsıyor. Hatamı gösterdiğin için tekrar teşekkür ederim.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık