İtiraf - Ego

Değişim, yüzleşme ile başlar; itiraf et ve kurtul.

Moderatör: Co-Moderatör

Kullanıcı avatarı
hoca dehanni
Silik
Mesajlar: 250
Kayıt: 18 Mar 2018, 15:28

#1

Okunmamış mesaj

Merhaba beyler. Ego problemim var bunu daha önce söylemiştim buraya da yazı yazmak istedim. Eskisine göre iyileşmem var ama çok illet bi şey, daha da kötüsü bunu kendi kendime yaptım.
Kendini kanıtlamaya ıkınmak, akılsız dişilerin ilgi göstermesine sevinmek, sikik insanların gözünde "vay amına koyim ne akıllı adammış bu" denilmeyi arzulamak, kendini özel görmek, kafanda hayaller kurup o hayallerde gerçek hayatta olmadığın kadar kinq olmak, senden bi konuda iyi birinin bi konuda iyi olmamasını kaldıramamak, kendini rahatlatma (egonun yıkılmaması için) adına "kendince" üstün olduğun konuları düşünüp karşıdakini hayallerde alt etmek, incide yazdığın entry çok + alınca "kinq" hissetmek (halbuki + alsan da almasan da yazdığın entry aynı, değerli olabilmem için başkalarının onaylaması mı gerek?) otorite kabul etmemek (çünkü otorite=üstün güç=egonun yıkılması , buradaki otorite sikik betaların, dogmaların dayatmaların otoritesi olarak anlaşılmasın). Hepsi egodan kaynaklı. Hepsi bu illetin semptomu. Yazılanların hepsini bu konuma gelene kadar yaptım. Umarım kendimi iyileştirebilirim.
İnsan akılsız olunca egosu büyük oluyo. Bi konuda kendine güvenden gelir ve akılsızlıkla birleşip "küçük dağları ben yarattım" havasına sokar insanı. Halbuki bilseydim kendimin aslında çok da bi sik olmadığını, yapabildiğim her şeyin daha iyisini yapabilen başka biri olduğunu ve bunun bi üstünlük/eziklik göstergesi olmadığını, daha önceden kabullenebilseydim övündüğüm konularda beni sikip atacak adamlar var hatta ve hatta benim övündüğüm konuları onların siklemediğini, bu illetle uğraşmazdım şimdi.
Ben neye sahipsem, hangi konularda üstünsem bu bana tanrının lütfudur, beni bu lütuflarından dolayı sorumlu tutacak, yani verilen/verilmeyenler bana imtihan için verildi. Elimde olmayana üzülmemeli ve elimde olan için şımarmamalıyım. İnsan olgunlaşmadığı sürece başaklar gibi eğilemiyo, dimdik duruyorum sanarsın ki "küçük dağları ben yarattım" . Böyle bi durum yok, sahip olduğum her şeyin gerektirdiği bi sorumluluk var.
Büyük güç, büyük sorumluluk getirir. -Uncle Ben (spiderman fanları bu itirafta buluşuyor, büyük güç derken de bize lütfedilen bu farkındalıktan bahsediyorum kendimi yüceltmek için değil)
Sonuç olarak kendi akılsızlığımla oluşturduğum şeyi aklımı güçlü tutup yenmek zorundayım. Her vesvese geldiğinde aklımı kullanarak vesveseyi savuşturmalıyım. Umarım rabbimden bi yardım gelmesini hak ederim.
Kullanıcı avatarı
FD God
Sürgün
Mesajlar: 19
Kayıt: 18 Mar 2018, 14:39

#2

Okunmamış mesaj

Kanka ego sahibi olmak dediğin gibi çok lanet bir durum. Zamanında bende sahiptim. İnsan sürekli kendisinin iyi olduğunu düşünür, sevilmek, söz sahibi olmak ister vsvs. TCMA bundan kurtulmanın yolunu aslında gösterdi. Başlıkta+Kancık sözlükteki yazıda, yollar farklı ama gittikleri yer aynı.

Reddediliş görevi: Bu ilk görevde; insanın arzu ettiği her kadını aslında alamayacağı idi. Böylece egon kırılıyor, kabulleniyorsun (görevden benim anladığım bu). Herkes gidip sormadı herhalde bana "siktir" der misin ? xD diye, biraz çabaladınız. Bu görevde reddedilmeyi kabullenmeniz çok önemli bir durum. İnsan dönüp kendine bir bakıyor, aldığı telkinler aklına geliyor ve diyor ki; ben kusursuzum, bana numarasını vermeliydi ama bunu yapmadı. (burada üzülüyor) Düşünüyor, kendi kendine tekrar söylüyor; demek bende ret yiyebilirim (bunu kabullenme hissi doğuyor içine ve egosunu yavaş yavaş yıkıyor). Bu bahsettiğim sadece kadınlar için geçerli değil, ayrı zamanda herhangi bir oyunda rakip takımın sizi yenmesi de olabilir, bir başkasının proje ödevinin senin yaptığından daha iyi olması da kabul edilebilir. Özet: Kabullenmeyi öğrenmelisiniz.

Kırmızı çakra: TCMA'nın kancık sözlükteki entrylerini bu gün okurken gözüme çarptı.
temel (kök) şakra analizi:
alışkanlıklar ve otomatik davranışların içgüdüsel merkezidir.
ın sanlarda kabullenme yeteneğini denetler.
fiziksel duyumsamalar hissedilir.
kızma, gücenme, sertlik gibi gölge etkileri vardır. (gölge etki , şakra kontrol dışı olduğunda oluşan yan
etki gibi düşünün)
yaşama sevinci, güç, canlılık ve fiziksel enerji sağlar.
şakra kapalı olduğunda enerji düşüklüğü, asosyallik ve kendini hasta hissetme belirtileri gözükür.
bu şakrayı kullanabilmek için öncelikle kendimizle barışık olmalıyız.
bu ne demek?
rahat hissetmeliyiz,
mükemmelliğimizi bilmeli
kendi benliğimizi sevmeliyiz.
eğer bunu beceremezsek , bu şakranın etkilerinden olan kızgınlıkla dolarız.
bu şakrayı kontrol edemezsek acı ve öfkeyle dolu oluruz. sürekli acınacak haldeyizdir. boktan….
kontrol sağlandığında , enerji bedene dağıtıldığında yenilenmiş hissederiz.
sonra kendimizi güçlü ve cesur hissederiz. enerjiyi kazanmışızdır.
sonradan bu enerjiye ihtiyaç duyulduğunda sadece isteyerek elde edebiliriz.
bu şakranın açığa vurması sonucunda kabullenme yeteneği gelişir.
*ayrıca bu şakrayı düzgün kullanabilirsek ve yeterince sebze meyve de yersek sindirim ve boşaltım
sistemimiz kaymak gibi olacaktır.
kabullenme yeteneği çok önemlidir.
eğer kendinizi kabul eder ve kendinizi eleştirmemeyi öğrenirseniz bedensel, zihinsel ve ruhsal anlamda
gerçek sağlığa ulaşırsınız.
'ben mükemmelim zaten neden kendimi eleştiriyim ki… mükemmelliğim, seni kabul ediyorum bebek.. '
hayatınızı kabul edin…
kabul ederken uyumayın ama!
kabul ederken, gelişin, hamle yapın gerekirse savaşın… ama önce kabullenin.
şimdi olaya biraz empati sokuşturacağız şakramızı genişletmek için,
örneğin; ben birine acayip derecede öfkeliyim. hemen öfkeli olduğum kişi yerine geçiyorum ve ne
hissettiğini hayal ediyorum.
sonuç mu?
öfkem yavaş yavaş gevşemeye başlıyor ve kendimi rahatlamış hissediyorum. rahat halimle çok daha
düzgün kararlar verirken çok daha güçlü gözükebilirim.
bilincimi asla öfkeme teslim etmem.
kendinizi sevin, hayatınızı sevin ve geçmişi unutun… geçmişin acıları size sadece acı verir başka da bi
sike yaramaz.
kendinize zarar mı vermek istiyorsunuz yoksa mükemmel bi şekilde yaşamak mı?
mükemmelim ve geçmişteki acılar umrumda değil. artık hayatımda acıya yer yok.
duygularımı da artık ben kontrol edebiliyorum, neden gereksiz acılarla ömrümü geçireyim ki?
aptal mıyım?
aptal mısın!?
büyük düşün, herşeyi kontrol et...
Kanka eğer kendini kabullenmeyi öğrenirsen, diğer insanları da olduğu gibi kabullenmen daha rahat bir süreç alır, onları daha iyi anlarsın, iletişimin daha güçlü olur, empati yapman gelişir. Bunlar eşittir = pozitif enerji. Kendimden örnek vermek istiyorum:
Kabullenme sürecim benim kendiliğinden gelişti. TCMA okuduktan sonra daha bir gelişmeye başladı Xd neyse
bir gün elektronik sıgara için bir yere gitmem gerekti. 3 aşamalı yokuş çıkıyorum (sırtımda çanta ile). Yorulmuşum aq. Gideceğim mekan tam sokağın sonunda ilerden birisi bana seslendi
K: Delikanlı senden bir şey isteyebilir miyim (tekerlekli sandalyede oturuyor kadın, para felan isteyecek sandım)
B: Ne gibi ?
K: Ya kedim arabanın altına kaçtı, Benim durumumu görüyorsun. Rica etsem marketten salam alır mısın ? Salamı sever. Gelir yanına
B: Bekle 2 dakika gelicem. (Hemen mekanın yanındaki markete girdim bir tane aç bitir salam aldım geri döndüm)
B: Yardım etmiyor mu kimse ?
K: Yok hiç kimse yardım etmedi.
B: :/ (üzüldüm tabi burda)
Az buçuk uğraştan sonra kedisini aldım arabanın altından ve kadına verdim. Geldi sarıldı, öptü. Evine kadar eşlik ettim.
Egon yıkılmaya başladıkça içindeki iyilik duygusu kabarıyor böyle şeylere. Yardım ediyorsun ve bu enerji sana min 3 hafta yetiyor (tabi enerji için yapmiyorsun bunu, enerji sana ödül olarak geliyor).

Varsa eksik bir şeyler tamamlayın dostlar.
esref su iciyor
1. Nesil
Mesajlar: 43
Kayıt: 19 Mar 2018, 12:12

#3

Okunmamış mesaj

Beyler sizler böyle hastalıkların temeline inerek sonra bu hastalığın sebep olduğu semptomu da belirterek kendiniz dışında bize de çok faydalı oluyorsunuz. Ben bunları okuyunca mesela; herkesin, ne kadar derin olursa olsun sorunları olabildiğini, yüzleşmesi gereken şeyler olduğunu anlıyorum. Bir ara "hamuq herkes mütüş derinleşmiş, bi ben hastalıklarımda boğuşuyom. Herkes rahat oh mis alfa, bir benim sıkıntılarım var" gibi kuruntulara giriyordum. Ama hepimiz insanız, acı çekicez, şüpheye düşücez... Önemli olan bunların üstesinden en güzel şekilde gelebilmek. Semptomlarda boğulmadan kökten çözüme yönelmek. Senin başlığına da "nazire" yazmışım gibi oldu ehehehe. Teşekkür ediyorum bu güzel itirafın için.
Kullanıcı avatarı
Tonga Sayıl
Silik
Mesajlar: 29
Kayıt: 11 Şub 2018, 23:05

#4

Okunmamış mesaj

[mention]FD God[/mention]

Kırmızı Çakra yazısı Tcma'ya ait değil büyük ihtimal. Eğer ona aitse kaynak belirt. 5 dakika içerisinde kaynak belirtemez isen uyarı yiyeceksin.
Kullanıcı avatarı
FD God
Sürgün
Mesajlar: 19
Kayıt: 18 Mar 2018, 14:39

#5

Okunmamış mesaj

Tonga Sayıl yazdı: 27 Mar 2018, 23:30 @FD God

Kırmızı Çakra yazısı Tcma'ya ait değil büyük ihtimal. Eğer ona aitse kaynak belirt. 5 dakika içerisinde kaynak belirtemez isen uyarı yiyeceksin.
TCMA'nın DEĞİLMİŞ arkadaşlar bu yazı. Kusura bakmayın xd
Kullanıcı avatarı
hoca dehanni
Silik
Mesajlar: 250
Kayıt: 18 Mar 2018, 15:28

#6

Okunmamış mesaj

Şimdi geçen sene bu zamanlarda ilk defa adam gibi saha görevlerini yapıyordum ve her yaptığım -2 defa oldu ard arda haftalar şeklinde- saha görevlerinden sonra 1 hafta boyunca inanılmaz bir enerji hissediyordum -haftanın sonuna doğru enerji azalıyordu- işte yemekhanede hoş bir dişi görüyordum "lan istesem yanına oturur numarasını alırım, reddederse de sikimde değil" diyordum, sokakta hoş dişi görünce bana bakıp bakmadığına dikkat etmeye başlamıştım, yolda karşımdan gelen dişiye gözlerimi dikiyordum bana bakıp gözlerini çeviriyordu ben de "ehehe işte ne kadar basqın bir erqeğim" tribine giriyordum o enerjiyle ve kısa bir süre sonrasında. Sonra anladım ki bunları egomdan dolayı yapıyormuşum, viewtopic.php?f=62&t=72 şuradaki olayda eşref'e ego göstermem de aynı zamana tekabul ediyor zaten.

Bu ego olayını farkettikten ve -bu başlıktaki ilk entry olan- naçizane bir itiraf yazısı yazdım. Yine de bir süre sonra dönem bitince kendimi artık çoğu şeyi aşmış bir gürbüz olarak görüyordum ve bir yerlerden bir şey bekliyordum yani "ben olmaya başladım" kafası vardı. Yazın yine egomdan dolayı mallıklar yaptım, kendimi yeterli gördüğüm için inanılmaz bir çalışma içine girmedim yayıldım -zaten birisi yayılıyorsa o direk maldır beyler betalık ona hiç uzak değildir- şöyle bir bakıp yazın yazdıklarım okununca algı seviyemin gerilediği görülüyor. Garip olan bazı olaylarda mallık yaptığımı kendi gözlerimle görüyordum ama çözümü üretemiyordum yani "lan ben tam mal gibi davrandım ama nasıl aşacam bunları amk?" şeklindeydi.

Sonra tatilden dönüş, okul başlamadan önce kütüpte takılmalar felan "oh çok iyi, düzelttim kendimi" diyordum, kütüpte takılırken aslında hastalıklarımın kendini gösterecek ortamı olmadığından hastalıklar pasifize olmuş.

Dönem başladıktan sonra insanlarla geçen seneye göre daha iyi iletişim kurmaya başladım, daha akıcı hissediyordum kendimi, böyle olunca kendimi bir bok zannettim, iletişim olayında gelişme yakalayınca kuruntulandım ve dedim ki "ben iletişim olayını da bitirdim artık alfayı iyice serpiltme zamanı geldi işte flörtlere başlayayım, böyle tiyatroya gideyim çeşitli şeylerle ilgileneyim". Mesela kütüpte önüme bir kız oturuyordu hoşsa onunla flört etmeyi düşünüyordum -burada benim hayal ettiğim flört = karşımdakine ne kadar s2ci bir alpfa olduğumu göstereyim arzusuydu içten içe yani egom devredeydi yine-. Hal böyle olunca artık tamamen bir şeylerin olmasını bekliyordum yani "ben baya piştim, artık alımlar olsun yapacak bir şey kalmadı her şeyi yaptım" kafasındaydım.

Bu sıralarda iletişim skilleri zayıflamasın diye düşünerek kısa süreli bir saha görevi yapmıştım işte 2-3 kişiye açılış yapma felan, -şimdi burası kritik- bu kısa saha görevinde biraz açılma olduğu zaman içten içe geçen seneki o enerji patlamasını hissedebilmek için geçen sene görevden sonra okunması gereken tcma'nın yazılarını okuyup o enerjiyi elde etmeyi istedim. Eh biraz geldi ama sönüktü 1-2 günlük bir durumdu.

Bu başlığın yazıldığı güne geldiğimizde öğlen spor yapıp sonra burada başlığını açtığım saha görevini yapıp akşamına da tiyatroya gidecektim, içten içe kendime "off be hem spor hem iletişim skillz hem de tiyatro all-around alpfa olacan" diyordum. Bu kafadayken sahayı yaptım.

Şimdi viewtopic.php?f=62&t=434 linkteki saha görevini okuduğumda egomun tetiklenmesini daha iyi anlıyorum. Linkteki entrymde son paragrafta "Malum olaya kadar patır patır yardırıyordum" ve "önemli olan motivasyondur" yazmışım mesela. O sözde yardırma olayı sürerken içten içe "off çok iyi gidiyorum yarın kesin enerji patlamasını yakalayacağım" diye düşünüyordum içten içe. Görevi yapma motivasyonumun ne olduğu da açıkça belli oluyor...

Bu liseden tanıdık dişiye rastlamam olayında da egomdan dolayı korkmuşum, "ne yaptığım açığa çıkacak, başkalarına anlatırsa hakkımda ne düşünecekler kimbilir, aha sıçtım" düşünceleri vardı aklımda. En sonunda numarasını istemeden önce de aklıma -yukarda bahsettim- "alfayı serpiltmek için flört" olayı geldi ve bir yandan numarayı alıp bir daha yazmamayı düşünsem de bir yandan bu dişiyle flört etmek geçti aklımdan, içimden bir ses "numarasını alma kalk git" dese de numarasını istedim ve açıkçası vermesini bekliyordum çünkü egom tatmin olmalıydı, vermeyince daha bir kötü oldum.

En son kalkıp giderken "Yok ilgilenmiyorum, sevgilin olmasa içerdik bir şeyler görüşürüz." demişim mesela bunu onay alma şeklinde söylemişim "sevgilisi olmasa içerdik" ihtimalini düşünerek kendimi rahatlatma şeklinde.
Bunu destekleyecek bir örnek daha vereyim kampüsüne gittiğim arkadaşımla bu kız da arkadaş ve ortak dersleri vardı, ertesi gün arkadaşım bana yazmıştı şakayla karışık "bu kız sürekli beni kesiyor bir taşla iki kuş vurdun", ben de o mesajı okuduğumda dişinin benden etkilendiğini düşünmüştüm ve o an acımın hafiflediğini, içimden bir sesin "bak sıkıntı yok seni aslında reddetmedi, senden etkilenmiş iyisin be olum" dediğini hatırlıyorum. Sonuç olarak tamamen parçalı bulutlu bir egoyla ortada kaldım, aylardır yaptıklarımın birikip o an patladığını düşünüyorum, belki 1 ay tam olarak kendime gelemedim moralim bozuk geziyordum, aklıma bütün bu işlere son vermek bile geldi "geliştim geliştim düştüm, hem niye böyle oldu ki, sürekli böyle mi olacak, bir bok yapamayacağım, -ve son olarak- galiba benim yolum bu yol değil" gibi düşünceler geliyordu, kendi iç sesimi dinlediğimde iç sesim bana negatif telkin savuruyordu, zihnim bu buhrandan bir kaçış yolu arıyordu.

Şimdi ise geçen zaman ve olaylardan sonra farkına vardığım en önemli şey aslında bir bok olmadığım, bir aciz ve gerizekalı olduğum. Geçen sene açtığım bu başlıkta ilk entrynin ilk cümlesinde bile "eskiye göre iyiyim ama xdxd" takılmışım itiraf yaparken bile ego bariyeri beni engellemiş amk.

Neyse beyler, umarım birileri benim mallıklarımdan ibret alır.
Cevapla Önceki başlıkSonraki başlık