Hz. Süleyman'ın Hayvanlarla Konuşması
Gönderilme zamanı: 03 Nis 2018, 20:55
Süleyman peygamberin kuşlarla, cinlerle ve karıncalarla konuşması olayı hakkında yazacağım. Öncelikle ilgili ayetleri şöyle atıyorum.
Mısır, Sümer, Babil, Akad, Asur, Hitit gibi uygarlıklar eski dünya dinlerinin merkezi Mezopotamya'da bulunuyordu ve Kuran'da anlatılan elçiler bu devletlerin zamanında yaşamışlardı. Bu devletlerin din anlayışlarında Tanrıların "sembolleri, meclisleri, hayvanları, çocukları" olurdu. Yıldız, şimşek, haç, gamalı haç, yılan, akrep, inek, balık, ejderha başlı asa, balık başlı asa, ok şeklinde asa vs tanrıların sembolleri olarak kullanılırdı.Mesela Kartal balşı asa, Kassit tanrısı Zababa'nın, aslan başlı asa yer altı tanrısı Nergal'in vb. simgesiydi. Tünemiş, uzun ayaklı, başı ters dönmüş, oturmuş veya uzun ayaklı kuş vs. vs. Ortadoğu mitolojileri boyunca tanrı sembolleri olarak kullanılmışlardır. Eski devletler/imparatorluklar bunları ordu birliklerinin bayraklarında kullanılırdı. Bu gelenek ne kadar günümüz dünyasında zayıflasa da kısmen devam etmektedir. Mesela Ayı diyince Ruslar, Bozkurt diyince Türkler vs akla gelir. Bu sembolleri Bizans zamanında Mısır'dan İstanbul'a getirilen dikilitaşlarda görmek mümkündür.
İşte Süleyman peygamber döneminde cin diyince Babil, kuş diyince Hitit, boğa diyince Mısır -samirinin, musa gittikten sonra boğa heykeli yapıp sizin tanrınız ve musanın tanrısı bu ama musa bunu unuttu demesinden boğa heykelinin önceden bilinen bir şey olduğunu anlayabiliriz- Balık diyince Asurlular, Yelkenli gemi diyince Fenikeliler akla gelirdi. Günümüzde bu amblem kültürü spora vs vs kaysa da -mesela "Sarı kanaryalar, Kara Kartallar'ı yendi" şeklinde - o zamanın mitolojilerinde bu amblemler/flamalar tanrıları, devletleri temsil ediyordu. Ayetlere böyle baktığımızda Elçi Süleyman'a kuş dili öğretilmesi bu sembollerin temsil ettiği devletleri adaletle yönetme, birliği sağlama, onların amaçlarını anlamaya yönelik diplomatik dil ve siyasi ilişkilerle Mezopatamya'yı adalet ve barış yurdu haline getirmeyi ifade etmektedir. Hakikati gizlemekten Tanrı'ya sığınırım. Eğer yanlışım varsa düzeltirsiniz.
- Ve (bu bakımdan) Süleyman Davud'un (gerçek) varisi idi; öyle ki, o şöyle derdi: "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi; (güzel ve iyi) şeylerin hepsinden (cömertçe) bahşedildi; bu (bize Allah'ın) apaçık bir lütfudur!"
- İşte (bir gün) görünmeyen varlıklardan, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordusu Süleyman'ın önünde bir araya getirilmiş ve sonra düzenli sıralar halinde yola çıkarılmıştı;
- (Nitekim,) karınca(larla dolu bir) vadiye geldiklerinde, karıncalardan biri: "Ey karıncalar!" diye bağırdı, "Hemen yuvalarınıza girin ki Süleyman ve ordusu, farkında olmadan sizi ezip geçmesin!"
Mısır, Sümer, Babil, Akad, Asur, Hitit gibi uygarlıklar eski dünya dinlerinin merkezi Mezopotamya'da bulunuyordu ve Kuran'da anlatılan elçiler bu devletlerin zamanında yaşamışlardı. Bu devletlerin din anlayışlarında Tanrıların "sembolleri, meclisleri, hayvanları, çocukları" olurdu. Yıldız, şimşek, haç, gamalı haç, yılan, akrep, inek, balık, ejderha başlı asa, balık başlı asa, ok şeklinde asa vs tanrıların sembolleri olarak kullanılırdı.Mesela Kartal balşı asa, Kassit tanrısı Zababa'nın, aslan başlı asa yer altı tanrısı Nergal'in vb. simgesiydi. Tünemiş, uzun ayaklı, başı ters dönmüş, oturmuş veya uzun ayaklı kuş vs. vs. Ortadoğu mitolojileri boyunca tanrı sembolleri olarak kullanılmışlardır. Eski devletler/imparatorluklar bunları ordu birliklerinin bayraklarında kullanılırdı. Bu gelenek ne kadar günümüz dünyasında zayıflasa da kısmen devam etmektedir. Mesela Ayı diyince Ruslar, Bozkurt diyince Türkler vs akla gelir. Bu sembolleri Bizans zamanında Mısır'dan İstanbul'a getirilen dikilitaşlarda görmek mümkündür.
İşte Süleyman peygamber döneminde cin diyince Babil, kuş diyince Hitit, boğa diyince Mısır -samirinin, musa gittikten sonra boğa heykeli yapıp sizin tanrınız ve musanın tanrısı bu ama musa bunu unuttu demesinden boğa heykelinin önceden bilinen bir şey olduğunu anlayabiliriz- Balık diyince Asurlular, Yelkenli gemi diyince Fenikeliler akla gelirdi. Günümüzde bu amblem kültürü spora vs vs kaysa da -mesela "Sarı kanaryalar, Kara Kartallar'ı yendi" şeklinde - o zamanın mitolojilerinde bu amblemler/flamalar tanrıları, devletleri temsil ediyordu. Ayetlere böyle baktığımızda Elçi Süleyman'a kuş dili öğretilmesi bu sembollerin temsil ettiği devletleri adaletle yönetme, birliği sağlama, onların amaçlarını anlamaya yönelik diplomatik dil ve siyasi ilişkilerle Mezopatamya'yı adalet ve barış yurdu haline getirmeyi ifade etmektedir. Hakikati gizlemekten Tanrı'ya sığınırım. Eğer yanlışım varsa düzeltirsiniz.