Hayatın anlamına dair bir sorgulama
Gönderilme zamanı: 18 May 2018, 21:24
Uzun bir yazı olacak.
Bu yazıyı bir kaç kez yazmayı denedim ve hâlâ nasıl yazabileceğimi,nasıl toparlayabileceğimi bilmiyorum.kusura bakmayın.Herhangi bir anlam düşüklüğü,anlaşılamama veya bir sorun,bir sıkıntı durumunda bana bildirmenizi isteyeceğim.aynı şekilde içerik hakkında fikir de belirtebilirsiniz.
Hayatın anlamına dair bir sorgulama kafama nereden geldi bilemiyorum fakat bir süredir bunu düşünüyorum ve hâlâ tatmin edici bir cevap bulamadım. Belki mantıksal bir hata yapıyorum belki de bir şeyi kaçırıyorum ve bu yüzden bunu kağıda dökmeye, toparlamaya ve öyle bir değerlendirme yapmaya ihtiyacım var.Bunu sizlerle paylaşıp hem sizin hem de benim zamanla fikir yığınımın oluştuğu bir başlık olsun istiyorum burasının.Uzun olması ve aklıma yeni bir şey geldiğinde güncelleyeceğimi umuyorum. Hazır yeni başlamışken tanrıdan bir özür,af da dilemek istiyorum.Nankör insana nankörlüğü hep bir ayak bağı olacaktır ama bu saatten itibaren doğru yolda daha emin adımlarla olmak umuduyla.Tanrı tek dostumuzdur
Hayatın bir anlamı var mıdır yoksa yok mudur? Şöyle bir etrafıma bakınca hayatımı anlamlı kılabilecek pek bir şey bulamıyorum.(hayatı anlamlı kılabilecek bir şey varsa ki var olduğunu düşünüyorum.onu ileride işleyeceğim.)Eğer bir anlamı olsaydı yaşamamızın şuan bulunduğumuz durumlarda olur muyduk? Yine bu şekilde mi davranırdık? Hayatı nasıl yaşardık?
Şuan hayat,tamamen zevk ve eğlence odaklı.mutluluk odaklı.Her şey.Etrafımızda görebileceğimiz her şey. Ve insan sürekli mutlu halde kalmak için yırtınıyor,çabalıyor.insanlar mutlu olmadıkları her an acı çekiyor.Ve tekrar mutlu hallerine geri dönmek için veya mutluluk seviyelerini düşürmemek için çabalıyor. Lunaparka gitmek,barlara diskolar akmak,geceleri yaşamak hayatın anlamı olabilir mi? kafayı çekmek ya da.Veya başarılı bir mühendislik ortaya koyarak yeni bir ürün yaratmak.Belki yeni bir ürün ortaya koymak insan için, verdiği emek karşılığında gerçekten mutlu eder ve o gelen mutluluk diğerlerine göre daha hoştur. (Daha ulvidir mi diyeyim, karşılaştırınca daha takdir edilesi bir mutlu olma yöntemidir diyeyim.) Ve bu şekilde mutlu olmak yani emek ile yeni bir ürün ortaya koyarak mutlu olmak belki ''hayatı daha anlamlı hale getirir'' şeklinde düşünebilirsiniz ama o ortaya koyduğun ürün bile şuan ki mutluluk için çabalayan insanlara hizmet edeceği için,o insanlara mutluluk sağlayıp anlamsız bir sisteme hizmet edeceğinden dolayı bence mühendislik harikaları yaratarak ve o işe emek vererek yeni bir ürün ortaya koymanın hayata anlam kazandırabileceğini söylemek yanlış olur.Boş bir sisteme boş bir makine daha katıp boşluğu daha da boşlukla doldurmanın bir anlam taşıdığını söyleyebilir miyiz? Sen lunapark için yeni bir makine tasarladığında ve emek ile ortaya yeni bir şey koyduğun için bu senin hayatını anlamlı yapmaz.Çünkü anlamsız bir sisteme hizmet ediyor ve hayatı daha da anlamsızlaştırmak yani daha fazla mutluluk için ortaya çıkmış bir ürün.(aslında sende o makineyi mutlu olmak için yaptın. insanları mutlu etmeyi hedefleyen bir sistemde sende mutlu olmak için o ürünü ortaya koydun. amacın daha anlamlı bir hayat değildi.) Bu sefer diyeceksiniz daha önem arz eden bir şey icat etmek hayatı anlamlı yapmaz mı? insanlar şuan mutluluk için çabalarken o önemli icat hiçbir zaman tutmayacaktır. çünkü insanlara mutluluk vermeyecektir ve pek tınlanmayacaktır. Hatta gerekli sermaye de fonlardan alınamayacaktır. Fonlar bile senin çıkaracağın ürünün kendisine daha fazla para kazandırmasına ve sonucunda mutlu olup olmamasına bağlı. Para geliyorsa mutluyum mantığı. İcat edeceğin ürün talep görmüyorsa kimse sana fon açmaz.
Bu yüzden o icat, mutluluğu kovalayan bu insan topluluğunda kullanılabilirliği olmadığından boş icat olarak gözükecektir. Ne bileyim sen şimdi esrarkeşlerin yaşadığı bir kasabaya matbaa götürseydin banane derlerdi. Pek bi önemi kalmazdı. Tam olarak matbaa makinesi iyi bir örnekleme olmasada (çünkü matbaa makinesi bile boştur bir anlamı yoktur :D) daha iyi kavrayabilmek için söyledim.
Bundan bir kaç yıl sonra ölsem ve tam o an geriye dönüp baksam ne derdim. Kesinlikle düşündüm bunu ve hâlâ cevabım aynı. Başka verebilecek bir cevabım yok resmen. Bu muylu lan derdim. Bu muydu. İnsanlar sürekli mutlu olmak için uğraşıyor. Bir baba için hayatın anlamı evladının geleceği olabiliyor. Yoksa o adamı hayatta tutabilecek bir şey yok.Niye yaşıyorsun deseniz bir şey diyemez. Ve buna da şahit oldum. Kızı ölen bir baba şuan yaşıyor ama neden yaşadığını bilmiyor. Anlamı olmayan bir dünyada yaşıyor. Onu hayata bağlayan tek şey ailesi ise ve o aileyi kaybederse ne için yaşar bu adam. Bir ergenin yapabileceği en iyi şey karşı cinsle haşır neşir olmaya çalışmak, cafelere gitmek arkadaş edinip topluluğa uyarak bir şeyler yapmaktır. Çünkü başka yapabileceği bir şey yok. Hayatına anlam katabilecek bir şey yok ve o da boş zamanını eritmeye çalışıyor. Hepimiz boş zamanı eritmeye çalışıyoruz. Geriye dönüp bakınca bayaa zamanımızın olduğunu ama değerlendiremediğimizi fark edicez. Öldüğün an geriye dönüp baktığında bu muylu lan diyeceksin. Ben hayati sürekli mutlu olmaya ve kendimi mutlu etmek için yapay zevkler peşinde koştum diyeceksin. Eminim o an dehşete kapılırsın. Hayatın anlamı sürekli mutlu olmak ve onun için çabalamak olamaz. Hatta bir süreden sonra aynı şeylerle mutlu olamadığımızdan dolayı daha uç şeylerle uyarılmamız gerekiyor, ki mutlu olalım. Yani bir mutluluk eşiği varsa, sen sürekli mutlu olmaya uğraştığın için o eşik kendini yukarı çekiyor ve daha güçlü uyaranlarla uyarılman gerekiyor ki eskisi kadar zevk alasın, mutlu olasın. eskiden seni mutlu yapan şeyler seni mutlu yapmıyor. hiç şeker yememiş birine şeker verirseniz uyuşturucu almış kadar mutlu olacaktır. Ve adam şekere alışdıktan sonra uyuşturucu verirseniz, bir süre uyuşturucuya devam ettikten sonra da tekrar şekere dönmesini isterseniz o adam kafayı yer. Uyuşturucu onun mutluluk eşiğini zıplattı. aynı şekilde şekerde zıplatmıştı. o adam mutlu olmak için artık uyuşturucu almak zorunda. Tabi mutluluk eşiği aşağıya çekilebilir ama biraz acılı olur.
Dönüp bakınca hayatın bir anlamı kalmıyor bence. Yaşıyorsan ne için diye sorunca mutlu olmak için demek saçma. Mutluluk için yaşanmaz. Ki dediğim gibi şuan biz sadece mutluluk için yaşıyoruz. Sosyal medya bile mutlu olmamız için var. Gerçekte olamadığımız kişileri sosyal medya da olabilmek bizi mutlu eder.Bir kapitalist için daha fazla para mutluluktur.
Ve şöyle bi bakınca insanlar ölene kadar sosyal medya da kullanacaktır, daha fazla para için sömürgecilikte :D.
Bunları düşününce madem yaşamamın bir anlamı yok, madem neden yaşadığımı bilmiyorum o zaman niye intihar edip kurtulmuyorum. ölüm gelene kadar oyalanıp bu maskaralığa alet olacağıma en azından seçimi ben yapar ve belkide hayatımdaki en mantıklı kararı vererek intihar ederim. 90 yaşında ölmemle şimdi ölmem arasında madem bir fark yok ise neden intihar etmiyorum?
Bilmiyorum şuan intiharlık bir ruh halim, yönelimim yok ama niye intihar etmemem hakkında da caydırıcı bir fikir bulamıyorum. Açıkcası islam'a inanıyorum ve hakikat olarak inandığım şey bana intiharı yasaklıyorsa o zaman ölümü beklemek yerine initiharı seçerek verebileceğim en mantıklı kararı vermiş olmayacağım. Eğer yasaksa bunun bir nedeni var. Eğer yasak ise kesinlikle bir anlam, bir amaç olmalı.
Bakara 30-33
30-Rabbin, meleklere şöyle demişti: 'Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.' Melekler de: 'Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz,' dediler. 'Bilmediğinizi Ben bilirim,' dedi.
31-Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."
32-Dediler ki: "Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm'sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin."
33-Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını." Adem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim."
(Edip Yüksel meali)
Şu ayetlere bakınca meleklerin tavrını görüyorsunuz. daha sonra tanrının cevabı ise sizin bilmediklerinizi ben bilirim oluyor. Eğer tanrı bu cevabı vermişse kesinlikle bir nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Yaratılmamızın ve buna bağlı olarak yaşamamızın bir anlamı olmalı kesinlikle. kurandaki tüm ayetleri okumadığım için alakalı ayetler varsa şuan bilmiyorum onuda belirteyim. bunları tamamen alakalı ayetleri baz alarak yazıyorum. yeni bir şeyde güncellerim zaten burayı.
ayette ana odak nokta belki insanın bozguncluğu falan olabilir ama bunun arkasında melekler tarafından sorulan bi ''neden' sorusuda var bence.
Buradan yaşamamızın, yaratılmamızın bir anlamı olduğunun çıkartılabileceğini düşünüyorum.
---Reklamlar----
şuan bu üstteki birkaç paragraf yazının başlangıcından bir kaç gün sonra yazıldığı için bağlamları şaşırıp toparlayamıyorum konuları. kusura bakmayın. bu aralar çok fazla şey varda kafamda.
----Reklamlar----
Bir de Müdessir-den bir kaç ayet paylaşmak istiyorum.
1-Ey giysisine bürünüp kenara çekilen! (Yaşar Nuri)
1-Sen ey içine kapanan kişi! (Mustafa İslamoğlu)
1-Sen ey (yalnızlığına) bürünmüş olan! (Muhammed Esed)
2-Kalk ve uyar.
3-Rabbinin büyüklüğünü ve yüceliğini an!
4-Elbiseni temizle,
4-Öz benliğini temiz tut!(Muhammed Esed)
5-Uzaklaştır kendinden pisliği!
5-Pislikten uzak dur.
5-Kotu seyleri terke devam et.
6-Çok bularak başa kakma yaptığın iyiliği!
7-Ve yalnız Rabbin için dayanıklı kıl benliği!(Yaşar Nuri)
7-Rabbin için sabret.
7-ama sabırla Rabbine yönel.(Muhammed Esed)
Kuranın, zamanın edebiyatı ile şiirsel olarak indirildiğini duymuştum. Böyle şiirsel olarak inmiş ayetler. Bunun nedenide zamanın Arap Edebiyatı popülermiş.Ne kadar doğru bilmiyorum Arapça bilgim yok ama en basitinden Fatiha'yı içimizden Arapça olarak okuyunca sonlarda sürekli alem in, kenestah in,er rah im, yevmedd in. gibi kafiyeli sözcükler var. Doğruluk payı var ve eğer şiirsel olarak indiyse bu ayetlerde elbiseni temizle cümlesi pek tabii öz benliğini temzile olarak çevirilebilir. Zamanında şiir yazmıştım ve şiirde mecazlı anlatımlar, devrik ve eksiltili cümleler, dolaylı anlatımlar vs yapılır. ham metin elbiseni temizle olsada anlamı öz benliğini temizle olabiliyor. ne kadar doğru bilemiyorum yanlışım varsa Allah affetsin ama bunu baz alarak başlıyorum.
İlk ayetten Muhammed peygamberin bir depresif kişiliğe büründüğünü depresif bir ruh halinde olduğunu ve bu yüzden ey kenara çekilen diye hitap edildiğini düşünüyorum.
kalk ve uyar, buradan da her ne olursa olsun yoluna devam etmesini,çabalamasını Tanrı tarafından istenildiğini görüyoruz.
4. ayet ise dediğim nedenlerden dolayı bence de benliğini temizle diye çevirilmeli.
5 ayette zaten 4.ayet ile alakalı.
7. ayet ise bu depresif haline rağmen sabretmesini ve yoluna devam etmesini istediğini görüyoruz Tanrı tarafından.
Bu ayetler hitap olarak muahmmed peygambere söyleniyor tabiki, depresif bir ruh halindeydi çünkü, ama şunu da karıştırmayın, bu ayetler sadece ona indirilmedi. bu ayet herkese indirildi. sokuk ateisler gibi boktan yorumlarıyla atlayan buradan pek çıkmaz ama ne olur ne olmaz.
Çoğumuz bazı süreçlerle beraber depresif ruh hallerine bürünebiliyoruz. Bu ayetler benden tüm emsi yaralı kreyzi boy alttan tire üstten tire çift tırnak sıfır altı Faiklere gelsin.Bu ayetleri ruh halimin kötü olduğu zamanın birinde okumuştum ve hayran kalmıştım.Bana itiş gücü vermişti o zamanlar.
Eğer bu ayetler bana her ne olursa olsun ruh halim ve motivasyonum diplerdeyken Kalk ve uyar diyerek çabalamamı istiyorsa boş bir şey için değildir bu. kesinlikle çabalamam gereken anlamlı bir şey var. Bu hayatın içerisinde bir anlam var ve bu anlamı bulamıyorum sanki. Bu anlam hakkında bir sonuca ulaşamıyorum.Bir yerde tıkanıyor. Muhammed peygamberin görevi peygamberlikti. Onun amacı peygamberlik görevini yerine getirmekti. diğer Peygamberlerinde öyleydi ve eğer Muhammed peygamber bu görevini yerine getirmeseydi kesinlikle hüsrana uğrayacaktı. Tanrı ona bu görevi verdi ve tanrının rızasını kazanmak için o da bu görevi yerine getirmeye çalıştı.
Hayatın bir anlamı var ise bu kesinlikle bir Tanrı var olduğunda vardır ve bu anlam da bence Tanrı rızasını kazanmaktır. Yoksa gerçekten bir boşluk hissine kapılıyosunuz ve bu korunç. intihar etmemek için bir neden yok. Eğer ateist olsaydım, hiç buralarla tanışmasaydım ve bunları düşünseydim intihar eder miydim? sanmam, çünkü kardeşim beni hayata bağlıyor açıkcası. yaşamamın temel nedenlerinden biri de kardeşim. ama o da olmasaydı belki evet edebilirdim. En azından biraz yaşar ve bir kaç kötülük yapar hayvani arzularımı gerçekleştirdikten sonra intihar edebilirdim.
Eğer hayatın amacı Tanrı rızasını kazanmak ise bunu nasıl yapacağım. Muhammed peygamberin görevi peygamberlikti. diğer peygamberler de görevini biliyordu ve o yönde çabaladılar. Peki ben ne yapacağım. Yeteneklerinin bilinmesi gerekmiyor mu burada?Ne gibi bir yeteneğim var ki benim? Tanrıya neyim ile hizmet edecem, ne ile onun rızasını kazanacağım. Belki diyeceksiniz işte kuranda belli başlı emir ve yasaklar var. ee tamam şimdi zina yapmadık sadaka verdik falan ama bir süre sonra bunlar rutine binip sıradanlaşmaz mı? kesinlikle bir yeteneğin, bir yöneliminin olması gerek bence. Hüsrana uğrayanlardan olmak istemiyorum.Hayat çok anlamsız geliyor. Yaşama tutunma nedenim tanrının varlığı ve bi tarafta beni ne için yarattığını da bilmiyorum. felsefede böyle ota boka sokuk sorgulamalara girilir ya vitaminsiz beş para etmez. acaba boş bi şey mi düşünüyorum diyorum. Hadi hayatın anlamını tanrının rızasını kazanmak olarak bir takım şeylerden çıkardık. beni ne için yarattığını nasıl bulucam. Eğer bulabilirsem ya kuranda bulabilirim bunu ya da hiç bulamam ve bakara suresinde ki gibi ''sizin bilmediklerinizi ben bilirim'' diyen Tanrıya güvenir ve hiç bilemeyeceğim gayb üzerinde daha fazla zaman kaybetmem.
Aslında ne için yaratıldığımı bulabilseydim hayatın amacını da bulabilirdim. Ama onu bulamayıp hayatın amacını başka bir yoldan bulunca ne için yaratıldığım konusu cevapsız kaldı. Tek bir kiliti açınca bağlantılı her kapı açılacaktı ama biz o kiliti açamayıp tek tek kapıları denemek zorunda kaldık.
Yazının sonuna geliyorum ama pek tatmin edici bulmadım açıkcası. Kafam disko topu gibi.Bir karmaşa içinde. Bu yüzden pek verimli yazamadım. Bağlamları yapamadım ve istediğim şekilde daha fazla yazamadım. Aynı şekilde kurandan daha fazla referans da yapamadım.Zaten bir yerde kafamdakiler kaybolmasın diye buraya yazıp not alıyorum ve sizinle paylaşmak istiyorum. kritik olduğunu düşündüğüm bir konu çünkü.Herhangi bir yanlışım varsa bunları belirteceğinizden yönünden de içim rahat açıkcası. Etrafımdaki insanlara bunları anlatsam aa vaybe ne düşünce deyip düşüncenin derinliğine hayran kalıp gidecekler ama içerikteki hatalara ya da mantıksal hatalara bakmaycaklardır. ya da pek tabi tınlamaycaklardır. Kağıdı dolu göstermeye çalışan öğrenciler gibi yazdıysam kusura bakmayın. Yazı yazma ve düşünceleri yazıya dökme konusunda pek iyi değilimdir. Hatta düşünceleri aklımda tutma konusunda da. Ayrıyetten bir şeyler öğrenip kendimi geliştirsem bile kitap yüklü eşeklere dönüşmekten korkuyorum.Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim.Şuan mutlu hissediyorum.
Bu yazıyı bir kaç kez yazmayı denedim ve hâlâ nasıl yazabileceğimi,nasıl toparlayabileceğimi bilmiyorum.kusura bakmayın.Herhangi bir anlam düşüklüğü,anlaşılamama veya bir sorun,bir sıkıntı durumunda bana bildirmenizi isteyeceğim.aynı şekilde içerik hakkında fikir de belirtebilirsiniz.
Hayatın anlamına dair bir sorgulama kafama nereden geldi bilemiyorum fakat bir süredir bunu düşünüyorum ve hâlâ tatmin edici bir cevap bulamadım. Belki mantıksal bir hata yapıyorum belki de bir şeyi kaçırıyorum ve bu yüzden bunu kağıda dökmeye, toparlamaya ve öyle bir değerlendirme yapmaya ihtiyacım var.Bunu sizlerle paylaşıp hem sizin hem de benim zamanla fikir yığınımın oluştuğu bir başlık olsun istiyorum burasının.Uzun olması ve aklıma yeni bir şey geldiğinde güncelleyeceğimi umuyorum. Hazır yeni başlamışken tanrıdan bir özür,af da dilemek istiyorum.Nankör insana nankörlüğü hep bir ayak bağı olacaktır ama bu saatten itibaren doğru yolda daha emin adımlarla olmak umuduyla.Tanrı tek dostumuzdur
Hayatın bir anlamı var mıdır yoksa yok mudur? Şöyle bir etrafıma bakınca hayatımı anlamlı kılabilecek pek bir şey bulamıyorum.(hayatı anlamlı kılabilecek bir şey varsa ki var olduğunu düşünüyorum.onu ileride işleyeceğim.)Eğer bir anlamı olsaydı yaşamamızın şuan bulunduğumuz durumlarda olur muyduk? Yine bu şekilde mi davranırdık? Hayatı nasıl yaşardık?
Şuan hayat,tamamen zevk ve eğlence odaklı.mutluluk odaklı.Her şey.Etrafımızda görebileceğimiz her şey. Ve insan sürekli mutlu halde kalmak için yırtınıyor,çabalıyor.insanlar mutlu olmadıkları her an acı çekiyor.Ve tekrar mutlu hallerine geri dönmek için veya mutluluk seviyelerini düşürmemek için çabalıyor. Lunaparka gitmek,barlara diskolar akmak,geceleri yaşamak hayatın anlamı olabilir mi? kafayı çekmek ya da.Veya başarılı bir mühendislik ortaya koyarak yeni bir ürün yaratmak.Belki yeni bir ürün ortaya koymak insan için, verdiği emek karşılığında gerçekten mutlu eder ve o gelen mutluluk diğerlerine göre daha hoştur. (Daha ulvidir mi diyeyim, karşılaştırınca daha takdir edilesi bir mutlu olma yöntemidir diyeyim.) Ve bu şekilde mutlu olmak yani emek ile yeni bir ürün ortaya koyarak mutlu olmak belki ''hayatı daha anlamlı hale getirir'' şeklinde düşünebilirsiniz ama o ortaya koyduğun ürün bile şuan ki mutluluk için çabalayan insanlara hizmet edeceği için,o insanlara mutluluk sağlayıp anlamsız bir sisteme hizmet edeceğinden dolayı bence mühendislik harikaları yaratarak ve o işe emek vererek yeni bir ürün ortaya koymanın hayata anlam kazandırabileceğini söylemek yanlış olur.Boş bir sisteme boş bir makine daha katıp boşluğu daha da boşlukla doldurmanın bir anlam taşıdığını söyleyebilir miyiz? Sen lunapark için yeni bir makine tasarladığında ve emek ile ortaya yeni bir şey koyduğun için bu senin hayatını anlamlı yapmaz.Çünkü anlamsız bir sisteme hizmet ediyor ve hayatı daha da anlamsızlaştırmak yani daha fazla mutluluk için ortaya çıkmış bir ürün.(aslında sende o makineyi mutlu olmak için yaptın. insanları mutlu etmeyi hedefleyen bir sistemde sende mutlu olmak için o ürünü ortaya koydun. amacın daha anlamlı bir hayat değildi.) Bu sefer diyeceksiniz daha önem arz eden bir şey icat etmek hayatı anlamlı yapmaz mı? insanlar şuan mutluluk için çabalarken o önemli icat hiçbir zaman tutmayacaktır. çünkü insanlara mutluluk vermeyecektir ve pek tınlanmayacaktır. Hatta gerekli sermaye de fonlardan alınamayacaktır. Fonlar bile senin çıkaracağın ürünün kendisine daha fazla para kazandırmasına ve sonucunda mutlu olup olmamasına bağlı. Para geliyorsa mutluyum mantığı. İcat edeceğin ürün talep görmüyorsa kimse sana fon açmaz.
Bu yüzden o icat, mutluluğu kovalayan bu insan topluluğunda kullanılabilirliği olmadığından boş icat olarak gözükecektir. Ne bileyim sen şimdi esrarkeşlerin yaşadığı bir kasabaya matbaa götürseydin banane derlerdi. Pek bi önemi kalmazdı. Tam olarak matbaa makinesi iyi bir örnekleme olmasada (çünkü matbaa makinesi bile boştur bir anlamı yoktur :D) daha iyi kavrayabilmek için söyledim.
Bundan bir kaç yıl sonra ölsem ve tam o an geriye dönüp baksam ne derdim. Kesinlikle düşündüm bunu ve hâlâ cevabım aynı. Başka verebilecek bir cevabım yok resmen. Bu muylu lan derdim. Bu muydu. İnsanlar sürekli mutlu olmak için uğraşıyor. Bir baba için hayatın anlamı evladının geleceği olabiliyor. Yoksa o adamı hayatta tutabilecek bir şey yok.Niye yaşıyorsun deseniz bir şey diyemez. Ve buna da şahit oldum. Kızı ölen bir baba şuan yaşıyor ama neden yaşadığını bilmiyor. Anlamı olmayan bir dünyada yaşıyor. Onu hayata bağlayan tek şey ailesi ise ve o aileyi kaybederse ne için yaşar bu adam. Bir ergenin yapabileceği en iyi şey karşı cinsle haşır neşir olmaya çalışmak, cafelere gitmek arkadaş edinip topluluğa uyarak bir şeyler yapmaktır. Çünkü başka yapabileceği bir şey yok. Hayatına anlam katabilecek bir şey yok ve o da boş zamanını eritmeye çalışıyor. Hepimiz boş zamanı eritmeye çalışıyoruz. Geriye dönüp bakınca bayaa zamanımızın olduğunu ama değerlendiremediğimizi fark edicez. Öldüğün an geriye dönüp baktığında bu muylu lan diyeceksin. Ben hayati sürekli mutlu olmaya ve kendimi mutlu etmek için yapay zevkler peşinde koştum diyeceksin. Eminim o an dehşete kapılırsın. Hayatın anlamı sürekli mutlu olmak ve onun için çabalamak olamaz. Hatta bir süreden sonra aynı şeylerle mutlu olamadığımızdan dolayı daha uç şeylerle uyarılmamız gerekiyor, ki mutlu olalım. Yani bir mutluluk eşiği varsa, sen sürekli mutlu olmaya uğraştığın için o eşik kendini yukarı çekiyor ve daha güçlü uyaranlarla uyarılman gerekiyor ki eskisi kadar zevk alasın, mutlu olasın. eskiden seni mutlu yapan şeyler seni mutlu yapmıyor. hiç şeker yememiş birine şeker verirseniz uyuşturucu almış kadar mutlu olacaktır. Ve adam şekere alışdıktan sonra uyuşturucu verirseniz, bir süre uyuşturucuya devam ettikten sonra da tekrar şekere dönmesini isterseniz o adam kafayı yer. Uyuşturucu onun mutluluk eşiğini zıplattı. aynı şekilde şekerde zıplatmıştı. o adam mutlu olmak için artık uyuşturucu almak zorunda. Tabi mutluluk eşiği aşağıya çekilebilir ama biraz acılı olur.
Dönüp bakınca hayatın bir anlamı kalmıyor bence. Yaşıyorsan ne için diye sorunca mutlu olmak için demek saçma. Mutluluk için yaşanmaz. Ki dediğim gibi şuan biz sadece mutluluk için yaşıyoruz. Sosyal medya bile mutlu olmamız için var. Gerçekte olamadığımız kişileri sosyal medya da olabilmek bizi mutlu eder.Bir kapitalist için daha fazla para mutluluktur.
Ve şöyle bi bakınca insanlar ölene kadar sosyal medya da kullanacaktır, daha fazla para için sömürgecilikte :D.
Bunları düşününce madem yaşamamın bir anlamı yok, madem neden yaşadığımı bilmiyorum o zaman niye intihar edip kurtulmuyorum. ölüm gelene kadar oyalanıp bu maskaralığa alet olacağıma en azından seçimi ben yapar ve belkide hayatımdaki en mantıklı kararı vererek intihar ederim. 90 yaşında ölmemle şimdi ölmem arasında madem bir fark yok ise neden intihar etmiyorum?
Bilmiyorum şuan intiharlık bir ruh halim, yönelimim yok ama niye intihar etmemem hakkında da caydırıcı bir fikir bulamıyorum. Açıkcası islam'a inanıyorum ve hakikat olarak inandığım şey bana intiharı yasaklıyorsa o zaman ölümü beklemek yerine initiharı seçerek verebileceğim en mantıklı kararı vermiş olmayacağım. Eğer yasaksa bunun bir nedeni var. Eğer yasak ise kesinlikle bir anlam, bir amaç olmalı.
Bakara 30-33
30-Rabbin, meleklere şöyle demişti: 'Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.' Melekler de: 'Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz,' dediler. 'Bilmediğinizi Ben bilirim,' dedi.
31-Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."
32-Dediler ki: "Yücedir şanın senin. Bize öğretmiş olduğunun dışında bilgimiz yok bizim. Sen, yalnız sen Alîm'sin, her şeyi en iyi şekilde bilirsin; Hakîm'sin, her şeyin bütün hikmetlerine sahipsin."
33-Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını." Adem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde bilmekteyim."
(Edip Yüksel meali)
Şu ayetlere bakınca meleklerin tavrını görüyorsunuz. daha sonra tanrının cevabı ise sizin bilmediklerinizi ben bilirim oluyor. Eğer tanrı bu cevabı vermişse kesinlikle bir nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Yaratılmamızın ve buna bağlı olarak yaşamamızın bir anlamı olmalı kesinlikle. kurandaki tüm ayetleri okumadığım için alakalı ayetler varsa şuan bilmiyorum onuda belirteyim. bunları tamamen alakalı ayetleri baz alarak yazıyorum. yeni bir şeyde güncellerim zaten burayı.
ayette ana odak nokta belki insanın bozguncluğu falan olabilir ama bunun arkasında melekler tarafından sorulan bi ''neden' sorusuda var bence.
Buradan yaşamamızın, yaratılmamızın bir anlamı olduğunun çıkartılabileceğini düşünüyorum.
---Reklamlar----
şuan bu üstteki birkaç paragraf yazının başlangıcından bir kaç gün sonra yazıldığı için bağlamları şaşırıp toparlayamıyorum konuları. kusura bakmayın. bu aralar çok fazla şey varda kafamda.
----Reklamlar----
Bir de Müdessir-den bir kaç ayet paylaşmak istiyorum.
1-Ey giysisine bürünüp kenara çekilen! (Yaşar Nuri)
1-Sen ey içine kapanan kişi! (Mustafa İslamoğlu)
1-Sen ey (yalnızlığına) bürünmüş olan! (Muhammed Esed)
2-Kalk ve uyar.
3-Rabbinin büyüklüğünü ve yüceliğini an!
4-Elbiseni temizle,
4-Öz benliğini temiz tut!(Muhammed Esed)
5-Uzaklaştır kendinden pisliği!
5-Pislikten uzak dur.
5-Kotu seyleri terke devam et.
6-Çok bularak başa kakma yaptığın iyiliği!
7-Ve yalnız Rabbin için dayanıklı kıl benliği!(Yaşar Nuri)
7-Rabbin için sabret.
7-ama sabırla Rabbine yönel.(Muhammed Esed)
Kuranın, zamanın edebiyatı ile şiirsel olarak indirildiğini duymuştum. Böyle şiirsel olarak inmiş ayetler. Bunun nedenide zamanın Arap Edebiyatı popülermiş.Ne kadar doğru bilmiyorum Arapça bilgim yok ama en basitinden Fatiha'yı içimizden Arapça olarak okuyunca sonlarda sürekli alem in, kenestah in,er rah im, yevmedd in. gibi kafiyeli sözcükler var. Doğruluk payı var ve eğer şiirsel olarak indiyse bu ayetlerde elbiseni temizle cümlesi pek tabii öz benliğini temzile olarak çevirilebilir. Zamanında şiir yazmıştım ve şiirde mecazlı anlatımlar, devrik ve eksiltili cümleler, dolaylı anlatımlar vs yapılır. ham metin elbiseni temizle olsada anlamı öz benliğini temizle olabiliyor. ne kadar doğru bilemiyorum yanlışım varsa Allah affetsin ama bunu baz alarak başlıyorum.
İlk ayetten Muhammed peygamberin bir depresif kişiliğe büründüğünü depresif bir ruh halinde olduğunu ve bu yüzden ey kenara çekilen diye hitap edildiğini düşünüyorum.
kalk ve uyar, buradan da her ne olursa olsun yoluna devam etmesini,çabalamasını Tanrı tarafından istenildiğini görüyoruz.
4. ayet ise dediğim nedenlerden dolayı bence de benliğini temizle diye çevirilmeli.
5 ayette zaten 4.ayet ile alakalı.
7. ayet ise bu depresif haline rağmen sabretmesini ve yoluna devam etmesini istediğini görüyoruz Tanrı tarafından.
Bu ayetler hitap olarak muahmmed peygambere söyleniyor tabiki, depresif bir ruh halindeydi çünkü, ama şunu da karıştırmayın, bu ayetler sadece ona indirilmedi. bu ayet herkese indirildi. sokuk ateisler gibi boktan yorumlarıyla atlayan buradan pek çıkmaz ama ne olur ne olmaz.
Çoğumuz bazı süreçlerle beraber depresif ruh hallerine bürünebiliyoruz. Bu ayetler benden tüm emsi yaralı kreyzi boy alttan tire üstten tire çift tırnak sıfır altı Faiklere gelsin.Bu ayetleri ruh halimin kötü olduğu zamanın birinde okumuştum ve hayran kalmıştım.Bana itiş gücü vermişti o zamanlar.
Eğer bu ayetler bana her ne olursa olsun ruh halim ve motivasyonum diplerdeyken Kalk ve uyar diyerek çabalamamı istiyorsa boş bir şey için değildir bu. kesinlikle çabalamam gereken anlamlı bir şey var. Bu hayatın içerisinde bir anlam var ve bu anlamı bulamıyorum sanki. Bu anlam hakkında bir sonuca ulaşamıyorum.Bir yerde tıkanıyor. Muhammed peygamberin görevi peygamberlikti. Onun amacı peygamberlik görevini yerine getirmekti. diğer Peygamberlerinde öyleydi ve eğer Muhammed peygamber bu görevini yerine getirmeseydi kesinlikle hüsrana uğrayacaktı. Tanrı ona bu görevi verdi ve tanrının rızasını kazanmak için o da bu görevi yerine getirmeye çalıştı.
Hayatın bir anlamı var ise bu kesinlikle bir Tanrı var olduğunda vardır ve bu anlam da bence Tanrı rızasını kazanmaktır. Yoksa gerçekten bir boşluk hissine kapılıyosunuz ve bu korunç. intihar etmemek için bir neden yok. Eğer ateist olsaydım, hiç buralarla tanışmasaydım ve bunları düşünseydim intihar eder miydim? sanmam, çünkü kardeşim beni hayata bağlıyor açıkcası. yaşamamın temel nedenlerinden biri de kardeşim. ama o da olmasaydı belki evet edebilirdim. En azından biraz yaşar ve bir kaç kötülük yapar hayvani arzularımı gerçekleştirdikten sonra intihar edebilirdim.
Eğer hayatın amacı Tanrı rızasını kazanmak ise bunu nasıl yapacağım. Muhammed peygamberin görevi peygamberlikti. diğer peygamberler de görevini biliyordu ve o yönde çabaladılar. Peki ben ne yapacağım. Yeteneklerinin bilinmesi gerekmiyor mu burada?Ne gibi bir yeteneğim var ki benim? Tanrıya neyim ile hizmet edecem, ne ile onun rızasını kazanacağım. Belki diyeceksiniz işte kuranda belli başlı emir ve yasaklar var. ee tamam şimdi zina yapmadık sadaka verdik falan ama bir süre sonra bunlar rutine binip sıradanlaşmaz mı? kesinlikle bir yeteneğin, bir yöneliminin olması gerek bence. Hüsrana uğrayanlardan olmak istemiyorum.Hayat çok anlamsız geliyor. Yaşama tutunma nedenim tanrının varlığı ve bi tarafta beni ne için yarattığını da bilmiyorum. felsefede böyle ota boka sokuk sorgulamalara girilir ya vitaminsiz beş para etmez. acaba boş bi şey mi düşünüyorum diyorum. Hadi hayatın anlamını tanrının rızasını kazanmak olarak bir takım şeylerden çıkardık. beni ne için yarattığını nasıl bulucam. Eğer bulabilirsem ya kuranda bulabilirim bunu ya da hiç bulamam ve bakara suresinde ki gibi ''sizin bilmediklerinizi ben bilirim'' diyen Tanrıya güvenir ve hiç bilemeyeceğim gayb üzerinde daha fazla zaman kaybetmem.
Aslında ne için yaratıldığımı bulabilseydim hayatın amacını da bulabilirdim. Ama onu bulamayıp hayatın amacını başka bir yoldan bulunca ne için yaratıldığım konusu cevapsız kaldı. Tek bir kiliti açınca bağlantılı her kapı açılacaktı ama biz o kiliti açamayıp tek tek kapıları denemek zorunda kaldık.
Yazının sonuna geliyorum ama pek tatmin edici bulmadım açıkcası. Kafam disko topu gibi.Bir karmaşa içinde. Bu yüzden pek verimli yazamadım. Bağlamları yapamadım ve istediğim şekilde daha fazla yazamadım. Aynı şekilde kurandan daha fazla referans da yapamadım.Zaten bir yerde kafamdakiler kaybolmasın diye buraya yazıp not alıyorum ve sizinle paylaşmak istiyorum. kritik olduğunu düşündüğüm bir konu çünkü.Herhangi bir yanlışım varsa bunları belirteceğinizden yönünden de içim rahat açıkcası. Etrafımdaki insanlara bunları anlatsam aa vaybe ne düşünce deyip düşüncenin derinliğine hayran kalıp gidecekler ama içerikteki hatalara ya da mantıksal hatalara bakmaycaklardır. ya da pek tabi tınlamaycaklardır. Kağıdı dolu göstermeye çalışan öğrenciler gibi yazdıysam kusura bakmayın. Yazı yazma ve düşünceleri yazıya dökme konusunda pek iyi değilimdir. Hatta düşünceleri aklımda tutma konusunda da. Ayrıyetten bir şeyler öğrenip kendimi geliştirsem bile kitap yüklü eşeklere dönüşmekten korkuyorum.Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim.Şuan mutlu hissediyorum.