Alfa ve Fıtrat İlişkisi
Gönderilme zamanı: 16 Ara 2018, 14:22
Rum Suresi (30. sure) 30. ayette şöyle geçiyor:
Ayette tanrı insanın doğuştan dosdoğru bir yaratılışa sahip olduğunu söylüyor. Başlıkta da "her insan alfa doğar" olarak işlenmişti. Değiştirme olamayacağı da "değişime açık olmayan alfa zamanla köreldi" olarak geçiyordu. Ve tanrı insanların çoğunun bundan habersiz olduğunu vurguluyor. Nitekim bize de alfanın kaybolduğu ve onu uyandırmamız gerektiği başlıkta sıkça vurgulanmıştı.
Olm tüylerim diken diken, yani tcma bunları nereden biliyordu? O zamanlar dinini bile bulmamışken, muhtemelen bu ayetten de habersizdi. Hacı'nın sıkça bahsettiği başlığın bizi kurana hazırlaması çok daha net anlaşılıyor bu ayet ile birlikte.
Bize doğuştan dosdoğru din olan fıtrat, alfamız yüklenmiş durumdayken ondan nasıl uzaklaştık? Toplum alfayı bastırıyor, aklını ve zihnini yanlış yönde programlayarak "milyoner olma, karı kız tavlama, cool olma" gibi gereksiz ve dünyevi istekleri senin hayat amacın yapıyor. Bu işte başlığın resmen betalaşmak olarak tabir ettiği olay. Tcma da bu dünyevi isteklerin kölesi olan beta topluluğu sikerek kutunu ve alfasıyla olan yakınlığını bizlere ispat ediyor.
Olm çok körmüşüm lan, resmen aç gibi başlığı senelerce okudum. Bu açlıklarını başlık o kadar güzel avlıyor ki, sen alfa oluyorum moruq derken aslında kibrini ve betalığını hiç fark etmeden besliyorsun. Sonra bir halt değişmeyince de o kısa "alfa patlaması" denen afyonu almak için tekrar ve tekrar okuyorsun başlığı. Fakat burada ne zaman akledip anlamaya, anlayışını kuvvetlendirmeye odaklanırsan asıl meseleyi daha iyi kavramaya başlıyorsun.
Şimdi benim kafamda başka sorular var tabi ki. Kardeşliki bir insanın amaç yapması durduk yere olamaz. Başlıktan özenip, tcmanın kutuna özenip bu işlere özenirsen taşakları avuçlarsın, açlıklarınla ömrünü tüketirsin. Yani olay yine tcma'yı ve neden kardeşliği kurduğunu, yaşadığı süreçleri daha iyi anlayabilmeyi gerektiriyor. Aklını keskinleştirmeye geri döndük, kuran da yüzlerce kere bunu öğütlemiyor mu?
Başlık öyle dinamik ki, alfa analizi görevi bir kere muazzam. Her dönemde tcma ve kardeşlik farklı bir seviyede olacak, başlığın bilmeceleri de daha da çözülmüş olacak. Yani senin temel analizlerden sonra kafanı daha fazla çalıştırıp ekstra analizlerle yardırman gerekiyor. Saha görevleri ise tam bir geri-dönüt mekanizması. Toplumun abartılarına, gereksizliklerine ne kadar az kapılmışsan, alfana ne kadar yakınsan zaten görevi o kadar rahat yapacaksın.
Beyler Caner Hoca'nın araştırmalarına bakarken fıtrat üzerine olan çalışmalarına denk geldim. Zaten Fıtrat Delilleri kitabını yazarken bu ayetten esinlenmiş. Ayeti okuyunca, "e olm bu resmen bizim öğretideki alfa" dedim.O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.
Ayette tanrı insanın doğuştan dosdoğru bir yaratılışa sahip olduğunu söylüyor. Başlıkta da "her insan alfa doğar" olarak işlenmişti. Değiştirme olamayacağı da "değişime açık olmayan alfa zamanla köreldi" olarak geçiyordu. Ve tanrı insanların çoğunun bundan habersiz olduğunu vurguluyor. Nitekim bize de alfanın kaybolduğu ve onu uyandırmamız gerektiği başlıkta sıkça vurgulanmıştı.
Olm tüylerim diken diken, yani tcma bunları nereden biliyordu? O zamanlar dinini bile bulmamışken, muhtemelen bu ayetten de habersizdi. Hacı'nın sıkça bahsettiği başlığın bizi kurana hazırlaması çok daha net anlaşılıyor bu ayet ile birlikte.
Bize doğuştan dosdoğru din olan fıtrat, alfamız yüklenmiş durumdayken ondan nasıl uzaklaştık? Toplum alfayı bastırıyor, aklını ve zihnini yanlış yönde programlayarak "milyoner olma, karı kız tavlama, cool olma" gibi gereksiz ve dünyevi istekleri senin hayat amacın yapıyor. Bu işte başlığın resmen betalaşmak olarak tabir ettiği olay. Tcma da bu dünyevi isteklerin kölesi olan beta topluluğu sikerek kutunu ve alfasıyla olan yakınlığını bizlere ispat ediyor.
Olm çok körmüşüm lan, resmen aç gibi başlığı senelerce okudum. Bu açlıklarını başlık o kadar güzel avlıyor ki, sen alfa oluyorum moruq derken aslında kibrini ve betalığını hiç fark etmeden besliyorsun. Sonra bir halt değişmeyince de o kısa "alfa patlaması" denen afyonu almak için tekrar ve tekrar okuyorsun başlığı. Fakat burada ne zaman akledip anlamaya, anlayışını kuvvetlendirmeye odaklanırsan asıl meseleyi daha iyi kavramaya başlıyorsun.
Şimdi benim kafamda başka sorular var tabi ki. Kardeşliki bir insanın amaç yapması durduk yere olamaz. Başlıktan özenip, tcmanın kutuna özenip bu işlere özenirsen taşakları avuçlarsın, açlıklarınla ömrünü tüketirsin. Yani olay yine tcma'yı ve neden kardeşliği kurduğunu, yaşadığı süreçleri daha iyi anlayabilmeyi gerektiriyor. Aklını keskinleştirmeye geri döndük, kuran da yüzlerce kere bunu öğütlemiyor mu?
Başlık öyle dinamik ki, alfa analizi görevi bir kere muazzam. Her dönemde tcma ve kardeşlik farklı bir seviyede olacak, başlığın bilmeceleri de daha da çözülmüş olacak. Yani senin temel analizlerden sonra kafanı daha fazla çalıştırıp ekstra analizlerle yardırman gerekiyor. Saha görevleri ise tam bir geri-dönüt mekanizması. Toplumun abartılarına, gereksizliklerine ne kadar az kapılmışsan, alfana ne kadar yakınsan zaten görevi o kadar rahat yapacaksın.