Vahiy ve Rasul Kavramları Hakkında - Hacı Tyler Eleştirisi
Gönderilme zamanı: 27 Tem 2019, 17:06
Selam. Bu yazı hacı tyler'ın vahiy ve rasul hakkındaki sözlerine eleştiri amaçlı yazılmıştır. Hacı'nın iddialarına göre son vahiy ve son rasul 1400 yıl önce gelmiştir. Konuyla ilgili sözleri aşağıya bırakıyorum.
"siz sormadan söyleyeyim vahiy filan yok asdasdasd. şu hurafeleri de
yemeyin. o konu 1400 yıl önce kapandı. son emirler geldi."
"1400 yıl önce vahiy kesildi her şey
bitti zaten tartışılacak bir şey yok."
Daha böyle sürüyle var. Dileyen pdf'te "vahiy" kelimesini aratıp görebilir. Daha fazla uzatmadan günümüzdeki bir insanın da vahiy alabileceği ve günümüzde de rasullerin gelebileceğiyle ilgili delillerime geçeyim.
Ahzab Suresi 40. Ayet: Muhammed, adamlarınızdan herhangi birisinin babası olmadı. Ancak o ALLAH'ın elçisi (rasulü) ve son peygamber (nebi) oldu. ALLAH her şeyi iyi bilir.
Kuranda rasul ve nebi ayrımı vardır. Kuran'ın kelime israfı yapmadığını ve farklı kavramlar için farklı kelimeler kullandığını, hatta bu metodla bir kelimenin diğer ayetlerde hangi bağlamda kullanıldığına bakarak kelimenin anlamını bulabildiğimizi biliyorsunuzdur. Ama maalesef biz bu iki kavramı da peygamber diye çeviriyoruz ve Kuran'ın bu ikisi için neden farklı kelimeler kullandığını bile düşünmüyoruz. Oysa yukarıdaki ayette Muhammed'in nebilerin sonuncusu olduğu ve Allah'ın rasulü olduğu söyleniyor. Rasullerin de sonuncusu olduğunu söylemek aslında büyük bir problem. Çünkü Allah onu öyle söyleyememiş de biz düzeltiyoruz gibi bir durum oluşuyor (farkında olun veya olmayın durum böyle). Eğer Allah öyle demek isteseydi Muhammed nebilerin ve Rasullerin sonuncusudur derdi. Allah'ın kendini ifade edememe gibi bir durumu yok. Kuranda seçilen kelimelerin cümledeki sırası bile sebepsiz değil. Hacı Tyler buna karşılık demişki:
"şuna da değinelim. bazı orospu çocukları işte kuran'da son nebi der son elçi
demez o yüzden son elçi bizim şeyhimizdir eki eki kafası yapıyorlar. yemeyin amına koyayım. yok işte
vahiy diyür ve ilham diyür ayağına yatıp çok tasavvufçu ibine vahiy diyemediğine ilham deyip vahiy
aldığını filan iddia etmiştir. böyle mallıklar yok bizde"
E bu iddiaya karşı bir argüman üretmemiş ki? Sövdüğü şey aslında gayet geçerli bir argüman ama sövmek yerine bunun neden yanlış olduğunu açıklasaymış keşke. Ayrıca tasavvufçuların da bu boku yediğini söylemesi tamamen Ad Hominem. Bir şeyi kötüye kullanan bir kesim varsa bu o şeyle ilgili herkesi kötü mü yapar? Mesela ben Hacı'dan borç aldım ve geri ödemedim. O zaman da "bütün borç olanlar orospu çocuğudur ve kimse borcunu geri ödemez" mi diyecek? Tasavvufçuların bu konuyu istismar etmesi onları ilgilendirir. Bir gerçeği dile getirdiğimizde o gerçeği istismar edenler olursa gerçek gerçekliğinden bir şey kaybetmez. Tasavvufçuların vahiy konusunu istismar etmesi diğer insanların vahiy alamayacağı anlamına gelmez. Bir diğer ayete geçelim.
Ahzab Suresi 7. Ayet: "Nebilerden misak (söz) almıştık. Senden, Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan... Onlardan sapasağlam bir söz almıştık."
Bu ayette "sen"den kasıt tabiki Muhammed. Yani Muhammed peygamberden de diğer Nebiler gibi bu söz alınmış. Bu sözün (misakın) ne olduğu bir başka ayette açıklanıyor.
Ali İmran Suresi 81. Ayet: ALLAH nebilerden şöyle misak almıştı: 'Size kitap ve hikmet vereceğim. Daha sonra, beraberinizdekileri doğrulayan bir elçi (resul) geldiğinde ona inanacak ve onu destekleyeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi ve bu sözleşmeyi yerine getireceğinize söz verdiniz mi,' demişti. Onlar 'Kabul ettik,' deyince, 'Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahid olanlardanım,' demişti.
Yani Muhammet'ten alınan misak şuymuş: kendisinden sonra gelen rasulleri doğrulamak ve desteklemek.
Sanıyorum ki bu yeterli bir cevap olmuştur. Tabiki yeni cevapların yeni sorulara gebe kaldığının farkındayım. Mesela sıradaki sorular şunlar olabilir: Rasul ve Nebi arasındaki fark nedir?, Muhammet peygamber kendisinden sonra gelen rasulleri nasıl destekler?, Muhammet peygamberden sonra gelen rasuller kimlerdir? ve Kurana göre bunlar nasıl tespit edilebilir?
Yazının uzamaması adına bunları başka bir başlıkta konuşuruz. Vahiy konusu ise daha basit. Kişiye özel inen vahiy kişinin kendisini ilgilendirir evrensel hükmü yoktur. Nebi ve Rasulden ayrı olarak normal insanlara da vahiy inebilir. Bunun en net örneğini Kasas Suresi 7. Ayette görüyoruz: “Musa’nın annesine şöyle vahyettik: Onu emzir.”
Musa'nın annesi normal birisi olmasına rağmen vahiy alıyor ve evrensel hükmü olmayan sadece onu ilgilendiren bir vahiy alıyor. Aynısı Meryem için de geçerli. Hatta arıya bile vahyedildiği yazıyor Kuranda. İlgili ayetleri araştırabilirsiniz. Aşağıdaki videoda da Edip Yüksel vahiy aldığını ve Reşat Halifenin rasul olduğunu söylüyor.
Edip vahiy aldığını iddia ederken herhangi bir çıkar elde etmek için bunu söylemiyor. Dini hüküm içeren bir vahiy aldığını da iddia etmiyor. Musa'nın annesine inen vahiy gibi kişiye özel ve sadece onu ilgilendiren bir vahiy aldığını söylüyor. İnanıp inanmamız çok önemli değil. Ben şahsen Edip'in samimiyetine güvendiğim için doğrudur diyorum. Reşat Halife için bir şey demeyeceğim. Bu yazının amacı Reşat'ın rasul olduğunu ispat etmek değil, Muhammet peygamberden sonra da rasullerin geldiğini ispat etmektir. Bunu istismar etmeye çalışan illaki olacaktır. Bizim üstümüze düşen aklımızla sahte rasulleri ayırt etmektir. Reşat Halifenin yalancı mı yoksa gerçek rasul olduğu konusuysa size kalmış bir şey. Delillerini dinleyin rasul olup olmadığına siz karar verin. Önemli olan Reşat rasul olmasa bile başkalarının Rasul olma ihtimalinin olduğudur. Bunu da sadece aklımızla ve o kişinin delillerine bakarak anlayabiliriz.
"siz sormadan söyleyeyim vahiy filan yok asdasdasd. şu hurafeleri de
yemeyin. o konu 1400 yıl önce kapandı. son emirler geldi."
"1400 yıl önce vahiy kesildi her şey
bitti zaten tartışılacak bir şey yok."
Daha böyle sürüyle var. Dileyen pdf'te "vahiy" kelimesini aratıp görebilir. Daha fazla uzatmadan günümüzdeki bir insanın da vahiy alabileceği ve günümüzde de rasullerin gelebileceğiyle ilgili delillerime geçeyim.
Ahzab Suresi 40. Ayet: Muhammed, adamlarınızdan herhangi birisinin babası olmadı. Ancak o ALLAH'ın elçisi (rasulü) ve son peygamber (nebi) oldu. ALLAH her şeyi iyi bilir.
Kuranda rasul ve nebi ayrımı vardır. Kuran'ın kelime israfı yapmadığını ve farklı kavramlar için farklı kelimeler kullandığını, hatta bu metodla bir kelimenin diğer ayetlerde hangi bağlamda kullanıldığına bakarak kelimenin anlamını bulabildiğimizi biliyorsunuzdur. Ama maalesef biz bu iki kavramı da peygamber diye çeviriyoruz ve Kuran'ın bu ikisi için neden farklı kelimeler kullandığını bile düşünmüyoruz. Oysa yukarıdaki ayette Muhammed'in nebilerin sonuncusu olduğu ve Allah'ın rasulü olduğu söyleniyor. Rasullerin de sonuncusu olduğunu söylemek aslında büyük bir problem. Çünkü Allah onu öyle söyleyememiş de biz düzeltiyoruz gibi bir durum oluşuyor (farkında olun veya olmayın durum böyle). Eğer Allah öyle demek isteseydi Muhammed nebilerin ve Rasullerin sonuncusudur derdi. Allah'ın kendini ifade edememe gibi bir durumu yok. Kuranda seçilen kelimelerin cümledeki sırası bile sebepsiz değil. Hacı Tyler buna karşılık demişki:
"şuna da değinelim. bazı orospu çocukları işte kuran'da son nebi der son elçi
demez o yüzden son elçi bizim şeyhimizdir eki eki kafası yapıyorlar. yemeyin amına koyayım. yok işte
vahiy diyür ve ilham diyür ayağına yatıp çok tasavvufçu ibine vahiy diyemediğine ilham deyip vahiy
aldığını filan iddia etmiştir. böyle mallıklar yok bizde"
E bu iddiaya karşı bir argüman üretmemiş ki? Sövdüğü şey aslında gayet geçerli bir argüman ama sövmek yerine bunun neden yanlış olduğunu açıklasaymış keşke. Ayrıca tasavvufçuların da bu boku yediğini söylemesi tamamen Ad Hominem. Bir şeyi kötüye kullanan bir kesim varsa bu o şeyle ilgili herkesi kötü mü yapar? Mesela ben Hacı'dan borç aldım ve geri ödemedim. O zaman da "bütün borç olanlar orospu çocuğudur ve kimse borcunu geri ödemez" mi diyecek? Tasavvufçuların bu konuyu istismar etmesi onları ilgilendirir. Bir gerçeği dile getirdiğimizde o gerçeği istismar edenler olursa gerçek gerçekliğinden bir şey kaybetmez. Tasavvufçuların vahiy konusunu istismar etmesi diğer insanların vahiy alamayacağı anlamına gelmez. Bir diğer ayete geçelim.
Ahzab Suresi 7. Ayet: "Nebilerden misak (söz) almıştık. Senden, Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan... Onlardan sapasağlam bir söz almıştık."
Bu ayette "sen"den kasıt tabiki Muhammed. Yani Muhammed peygamberden de diğer Nebiler gibi bu söz alınmış. Bu sözün (misakın) ne olduğu bir başka ayette açıklanıyor.
Ali İmran Suresi 81. Ayet: ALLAH nebilerden şöyle misak almıştı: 'Size kitap ve hikmet vereceğim. Daha sonra, beraberinizdekileri doğrulayan bir elçi (resul) geldiğinde ona inanacak ve onu destekleyeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi ve bu sözleşmeyi yerine getireceğinize söz verdiniz mi,' demişti. Onlar 'Kabul ettik,' deyince, 'Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahid olanlardanım,' demişti.
Yani Muhammet'ten alınan misak şuymuş: kendisinden sonra gelen rasulleri doğrulamak ve desteklemek.
Sanıyorum ki bu yeterli bir cevap olmuştur. Tabiki yeni cevapların yeni sorulara gebe kaldığının farkındayım. Mesela sıradaki sorular şunlar olabilir: Rasul ve Nebi arasındaki fark nedir?, Muhammet peygamber kendisinden sonra gelen rasulleri nasıl destekler?, Muhammet peygamberden sonra gelen rasuller kimlerdir? ve Kurana göre bunlar nasıl tespit edilebilir?
Yazının uzamaması adına bunları başka bir başlıkta konuşuruz. Vahiy konusu ise daha basit. Kişiye özel inen vahiy kişinin kendisini ilgilendirir evrensel hükmü yoktur. Nebi ve Rasulden ayrı olarak normal insanlara da vahiy inebilir. Bunun en net örneğini Kasas Suresi 7. Ayette görüyoruz: “Musa’nın annesine şöyle vahyettik: Onu emzir.”
Musa'nın annesi normal birisi olmasına rağmen vahiy alıyor ve evrensel hükmü olmayan sadece onu ilgilendiren bir vahiy alıyor. Aynısı Meryem için de geçerli. Hatta arıya bile vahyedildiği yazıyor Kuranda. İlgili ayetleri araştırabilirsiniz. Aşağıdaki videoda da Edip Yüksel vahiy aldığını ve Reşat Halifenin rasul olduğunu söylüyor.
Edip vahiy aldığını iddia ederken herhangi bir çıkar elde etmek için bunu söylemiyor. Dini hüküm içeren bir vahiy aldığını da iddia etmiyor. Musa'nın annesine inen vahiy gibi kişiye özel ve sadece onu ilgilendiren bir vahiy aldığını söylüyor. İnanıp inanmamız çok önemli değil. Ben şahsen Edip'in samimiyetine güvendiğim için doğrudur diyorum. Reşat Halife için bir şey demeyeceğim. Bu yazının amacı Reşat'ın rasul olduğunu ispat etmek değil, Muhammet peygamberden sonra da rasullerin geldiğini ispat etmektir. Bunu istismar etmeye çalışan illaki olacaktır. Bizim üstümüze düşen aklımızla sahte rasulleri ayırt etmektir. Reşat Halifenin yalancı mı yoksa gerçek rasul olduğu konusuysa size kalmış bir şey. Delillerini dinleyin rasul olup olmadığına siz karar verin. Önemli olan Reşat rasul olmasa bile başkalarının Rasul olma ihtimalinin olduğudur. Bunu da sadece aklımızla ve o kişinin delillerine bakarak anlayabiliriz.